Güneş ile Hizalanmak: Sirkadiyen Ritimler ve Hormonal Sağlık

The body content of your post goes here. To edit this text, click on it and delete this default text and start typing your own or paste your own from a different source.

Ay Nine

By Tugba Ilkgun Cam September 2, 2025
Sağlığınıza kıymetli bir dokunuş yapma niyetinizde ciddiyseniz, kahve lavmanlarını sağlık rutininize eklemenin sürecinize çok destek olacağını söyleyerek başlamalıyım. Kahve lavmanları vücudunuzun detoksifikasyonunu desteklemek için kullanabileceğiniz mükemmel yöntemlerden biridir, özellikle karaciğeriniz, safra keseniz veya Gerson Terapisi tarafından önerildiği gibi alternatif kanser tedavisi için kullanımı gün geçtikçe daha da yaygınlaşıyor. Bu kılavuz sadece bilgilendirme amaçlıdır. Kahve lavmanına başlamadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Doktorunuz belirtmediği sürece lavman hamilelik veya emzirme döneminde önerilmez. Arkadaşlarım ve ailem arasında kahve lavmanı konusunda danışılan kişi olduğum için onlarla paylaştığım bilgileri bir araya getirme ihtiyacı hissettim. Lavmanları bir süredir büyük bir başarıyla uyguluyorum! Benim yolculuğum Peru’dayken parazit testi yaptırmaya gittiğimde, karaciğer yağlanmam olduğunu öğrendiğim o gün başladı. Kahve lavmanlarının karaciğeri detoksifiye etme, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olma ve vücudu istenmeyen patojenlerden arındırma konusunda inanılmaz bir iyileştirme kapasitesi var. Kahve lavmanları karaciğerinizin toksik kimyasal ve ağır metal yükünü bağırsaklara ‘boşaltarak’ atmasını da sağlar. Zamanla test edilen su lavmanı, Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman tıbbi malzemelerinin - morfin de dahil olmak üzere - yetersiz olduğu ve hemşirelerin ağır yaralı askerlerin ameliyat sonrası ağrılarını hafifletmenin yollarını bulmak için çaresiz kaldığı zamanlarda gelişmiş. Su lavmanları rutin olarak kullanılıyormuş o zamanlarda, ancak daha güçlü bir ağrı kesici bulma konusunda endişeli olan becerikli bir hemşire sezgisel olarak artık demlenmiş kahveyi kullanmış ve oldukça etkili olduğunu görmüş. Kahvenin analjezik faydalarına ilişkin raporlar, iki Alman araştırmacıyı kahvenin bu etkileri yaratan özelliklerini incelemeye sevk etti. 1920'lerde, fareler üzerinde yaptıkları deneylerin ardından, kafeinli lavmanların safra kanallarının açılmasını uyardığına dair bulgularını yayınladılar (Safra, karaciğer tarafından oluşturulur, safra kesesinde depolanır ve safra kanalları yoluyla bağırsaklara salgılanarak vücuttan atıkları taşır). https://www.jstor.org/stable/44442727 Daha sonra fonksiyonel tıp, bu prosedürü kronik hastalığı olan kişilerin sağlığını artırmanın bir yolu olarak benimsemiş. Artık kahve lavmanı protokolü sağlıklı bireyler tarafından da canlılıklarını daha da optimize etmek için kullanılıyor. Hastaların veya danışanların kahve lavmanı yapmasının nedeni, safrayı temizlemek için karaciğeri ve safra kanallarını hareket ettirmektir. Detoks sırasında drenaj yollarını açmak ve kolonu temizlemek için bir yardımcıdır. Glutatyonu artırıp ağrıyı azaltırken vagus sinirini aktive etmeye de yardımcı olabilirler. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/1434096/ https://journals.physiology.org/doi/full/10.1152/ajpgi.00195.2018 https://www.frontiersin.org/journals/psychiatry/articles/10.3389/fpsyt.2018.00044/full Kahve lavmanları sistemik toksisite seviyelerini yüzde 700'e kadar azaltır . Kahve lavmanı terapisinin öncüsü ve ünlü Gerson Diyeti'nin bir parçası olarak etkili olan merhum Dr. Max Gerson'a göre, kahvedeki kafein ve diğer faydalı bileşikler karaciğerde glutatyon S-transferaz (GST) üretimini uyarır. GST'nin vücuttaki “ana detoksifikatör” olduğu söylenir, çünkü bu güçlü enzim vücuttaki toksinlerle bağlanır ve lavman işlemi sırasında onları dışarı atar. (Kaynak: https://www.naturalnews.com/038429_health_benefits_coffee_enema_detox.html ) https://wholesystemhealing.com/coffee-enemas/ Kahvenin Sağlıklı Özellikleri Kahve, vücuda yardımcı olabilecek bazı benzersiz bileşenler içerir. Ana bileşenlerden ikisi bağırsaklardaki ve karaciğerdeki glutatyon seviyesini artırabilir: https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5440772/ https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/7059995/ * Cafestol palmitat * Kahweol palmitat Kahvenin bu iki bileşenin bilinen tek kaynağı olduğunu belirtmek önemlidir. Hayati bir detoksifikasyon antioksidanı olan glutatyon, kimyasal kanserojenleri parçalayarak ağır metallerden ve reaktif oksijen türlerinden kaynaklanan hasarı önlemeye yardımcı olur, böylece vücut bunları ortadan kaldırabilir. Kahweol palmitat, glutatyonu cafestol palmitattan daha fazla artırıyor gibi görünmektedir, ancak her ikisi de yükseltmiştir. Kahve çekirdekleri ne kadar az kavrulursa, bu iki güçlü bileşenin miktarı o kadar yüksek olur. Bu bileşenler kanser büyümesini baskılamaya da yardımcı olabilir. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/7059995/ https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30205135/ Kahve önemli bir antioksidan kaynağı olduğundan, ne kadar hafif kavrulursa antioksidanlar o kadar fazla olur. Bu, karaciğerdeki iltihaplanmayı azaltmaya ve karaciğer hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olabilir. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28581877/ https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30613574/ Kahvedeki kafein, tip 2 diyabet ve karaciğer sorunları gibi kronik hastalıkların önlenmesine yardımcı olabilir. Kahve ayrıca karaciğer dokusunda fibrozisi engelleyebilir ve kan damarlarının genişlemesine yardımcı olabilir. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28675917/ https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24379627/ Şimdi de karaciğeriniz hakkında konuşalım... İçinde yaşadığımız dünyada hepimiz karaciğer detoksu yapabiliriz. Bize karaciğer detoxu yaptıracak İşaretler şöyle olabilir: * Kabızlık/şişkinlik/sindirim sorunları Ağız kokusu * Cilt problemleri: Karaciğer toksinlerle boğulduğundan, cilt (detoks organı) görevi devralmaya yardımcı olur. Egzama, akne, lekeler, döküntüler * Kilo kaybı veya kilo alamama Sinirlilik/öfke/öfke: TCM'de hepsi birbirine bağlı duygulardır * Beyin sisi/ zayıf konsantrasyon/ zayıf hafıza * Depresyon/duygudurum bozuklukları/bi-polar Östrojen baskınlığı/hormon sorunları/PMS, PCOS * Yavaş metabolizma * Alerjiler/her şeye karşı hassasiyet (kimyasallar/pamuklar/gıdalar) Hipoglisemi * Fazla gaz * Kaplamalı dil * Zayıf protein emilimi * Safra kesesi sorunları/safra taşı * Kronik yorgunluk * Yüksek kolesterol ve tansiyon Sık soğuk algınlığı/ aşırı mukus/ düşük bağışıklık sistemi * Yağlı karaciğer * Kötüleşen göz bölgesi * Kaşıntı (cilt, burun, gözler, kafa derisi, kulaklar, popo, herhangi bir yer) Karaciğer Optimal Sağlık İçin Neden Bu Kadar Önemlidir? Karaciğer vücutta bilinen 500'den fazla işlevi yerine getirir! * Karbonhidrat metabolizması: karbonhidratları vücutta ve beyinde enerji olarak kullanılmak üzere glikoza dönüştürür * Protein metabolizmasının yanı sıra proteinleri oluşturmak için amino asitleri oluşturur (sentezler). * Yağ sindirimi için gerekli safra ve safra tuzlarını salgılar ve midedeki tüm gıdaları parçalamak için uygun enzim salgılar. * Vücut tarafından atılabilmeleri için toksinleri metabolize eder ve değiştirir (toksinleri vücutta daha az toksik bir hale getirir) - DETOKS mekanizması * Bakteri ve antijenleri öldürmek için özel kan hücreleri (Kupffer Hücreleri) içerir. Kan glikozunu dengede tutar * Karaciğer hücreleri (hepatositler) yağ asitlerini parçalayarak ATP üretir * Hücreler içinde kolesterol ve trigliserid sentezler * Amonyağı (çok fazla amino asitten arta kalan) üreye dönüştürür ve daha sonra idrarla atılabilir. (Amonyak üreye göre çok daha zehirlidir) * Hormonları değiştirme ve işleme yeteneği (tiroid T4'ü aktif T3'e, östrojene ve aldosterona dönüştürür) * İlaçları, pestisitleri, tehlikeli aşı bileşenlerini ve çevresel toksinleri (soluduğumuz, banyo yaptığımız ve cildimize sürdüğümüz) detokslar. * Şu vitaminleri depolar ve (gerektiğinde) serbest bırakır: glikojen, A, D, E, K vitamini (yağda çözünen), b-12 vitamini, bakır ve demir * Deri ve böbreklerin yanı sıra karaciğer de vücudun kullanması için aktif D vitamini oluşturur * Bağırsaklara ve tüm kanınıza gelen her şeyi detokslar ve filtreler (bunu yapabilen tek organ) Ulusal Araştırma Konseyi (NRC) tarafından 1982 yılında yapılan bir araştırmaya göre, yeşil kahve çekirdeği tüketiminin test farelerinde GST üretimi üzerindeki etkisi karaciğerde yüzde 600, ince bağırsakta ise yüzde 700 oranında şaşırtıcı bir artış göstermiştir. İnsanlarda, kahve sindirim sisteminden geçmek zorunda kalmadan doğrudan karaciğeri uyarabildiğinden, kahve lavmanı sırasında etki daha da artmasa da benzerdir. Sonuç, tek başına diyetle kıyaslanamayacak kadar güçlü bir detoks etkisidir. "Kahve lavmanının amacı karaciğeri uyararak kanın detoksifikasyonunu artırmak ve karaciğer üzerindeki toksik yükü azaltmaktır. Bu, kan dolaşımından çeşitli toksinlerin ve serbest radikallerin uzaklaştırılmasını içerir. Zaten halsiz ve toksik olan karaciğere, Gerson Terapisinin temiz, besin açısından yoğun gıda ve meyve suyundan atılan toksin seliyle aşırı yük bindirmemek için karaciğere yardımcı olurlar." - Gerson Enstitüsü Kahve lavmanının karaciğer için faydaları: Bildiğiniz gibi, bazen toksinler birikerek safra kanalını tıkayan bir çamur oluşturabilir. Safra bağırsaklara serbestçe akamazsa, bu toksinler karaciğerde birikir. Bu da iltihaplanmaya neden olarak daha fazla sağlık sorununa yol açar. Ayrıca sindirimi ve besinleri tam olarak emme yeteneğini de bozabilir. Kahve lavmanı detoksu, safra kanalının tıkanıklığını açmaya yardımcı olabilir, böylece saflaştırmada bu yedekleme meydana gelmez. Düzenli kahve lavmanı yapmak ayrıca bu kahve bileşenlerinin doğrudan karaciğere gitmesine ve glutatyonu yukarı doğru düzenlemesine yardımcı olabilir. Bu besin alımı kahveyi içmekten çok daha hızlı gerçekleşir ve mideden gelen asitler bileşenleri değiştirmez. Bu nedenle kahve karaciğer tarafından farklı şekilde işlenir. Rektumun yaklaşık altı santim içinde, doğrudan karaciğere giden hepatik portala bağlanan hemoroidal damarlar bulunur. Bu nedenle kahve lavmanlarında, kahvenin hemoroidal damarlardan hepatik portal damara emilerek doğrudan karaciğere gitmesi için tüp rektuma altı inç kadar sokulmalıdır. Kahvedeki kafein bu kan damarlarını genişleterek kahvenin ve içindeki değerli bileşenlerin emilimini artırır. Karaciğer kanın yaklaşık %10'unu içerir ve dakikada yaklaşık 1,4 litre kanı süzerek temizler.Karaciğerdeki bu süreç safra salınımını uyararak vücuttan atılması gereken tüm atık ürünleri safraya bırakır. Daha sonra bu atık maddeler dışkımızla atılır ve detoksun drenaj kısmına yardımcı olur. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6479658/ https://www.sciencedaily.com/releases/2013/11/131120111950.htm https://www.sciencedirect.com/topics/medicine-and-dentistry/liver-blood-flow Bağırsaklar için kahve lavmanı: Kahvenin ana bileşenleri bağırsaklarda da güçlü detoksifikasyon etkilerine sahip olabilir. Farklı kimyasallar ve enzimler vücuttaki tüm genleri kontrol eder ve bağırsaklardaki detoksifikasyon oranı da bir istisna değildir. Kafestol ve kahweol palmitatları bu genlerin ifade edilme miktarını iki katına çıkarabilir ve bu palmitatların her ikisinin de %70'i ince bağırsakta emilebilir. Bu durum, kahve lavmanı protokollerinin bağırsaklardaki detoksifikasyon oranını iki katına çıkarabileceğini ve aynı zamanda iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olabileceğini düşündürmektedir. Glutatyonun da bu palmitatlarla birlikte arttığı gösterildiğinden, glutatyonun vücutta güçlü bir antioksidandan daha fazlası olduğunu belirtmek önemlidir. Detoksifikasyon eylemini gerçekleştirirken, neoplaziyi veya anormal, yeni ve kontrolsüz doku büyümesini engellemeye de yardımcı olur. Bu yeni dokular sonunda tümörlere (hem kanserli hem de kanserli olmayan kitleler) dönüşebilir. Dokuların bu anormal büyümeden korunması, hastalıkların önlenmesinde hayati önem taşıyabilir ve bağırsakların optimal işlevini yerine getirmesine yardımcı olabilir. Kahvenin sağlığa faydalı bir diğer parçası olan teofilin, hem karaciğer hem de bağırsaklardaki iltihaplanmayı azaltır ve özellikle ülseratif kolit için faydalı olabilir. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/11309284/ https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6747192/ https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/6403236/ https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28351778/ Kahve lavmanının anksiyete ve depresyon için faydaları: Gerçek sağlık, sempatik ve parasempatik sinir sisteminin hassas bir dengesidir. Her ikisinin de önemli rolleri vardır, ancak anksiyete ve depresyonda sempatik sinir sistemi (savaş ya da kaç tepkisi) çok fazla çalışmaktadır. Öte yandan, parasempatik sinir sistemi (dinlenme ve sindirim yanıtı) çok düşüktür. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/12643620/ Bu dengesiz tepkiler anksiyete ve depresyonun yanı sıra ağrıya verilen tepkiyi de artırabilir. Kahve lavmanının faydaları arasında depresyona yardımcı olan parasempatik sinir sistemini uyarmaya yardımcı olmak da vardır. https://www.psychologytoday.com/us/blog/rhythms-recovery/201801/detoxification-series-part-2-coffee Sinir sistemini sakinleştirmenin bir parçası da tokluk hissine sahip olmaktır. Kahve lavmanları safra kesesini kasılması için uyarır, bu da safra kanalının açılmasına yardımcı olur. Kahve, safra kesesi kasılmasını yaklaşık %33 veya daha fazla artırabilir. Bu, karaciğerin atmak istediği toksinlerin dışarı atılmasına gerçekten yardımcı olur. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/2393014/ Kahve lavmanı plazma kolesistokininini artırır, bu da “tatmin olmuş” veya rahatlamış bir his üretmeye yardımcı olur. Safra kesesinin bu şekilde aktive edilmesi, bireylerin safra kesesi taşlarından kaçınmasına da yardımcı olabilir. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC3899548/ Vücut, 18 defaya kadar yeniden kullanılabilen safrayı geri dönüştürür. Ancak bunu yapmak çok fazla enerji gerektirir ve vücut verimli olmak ister. Ne yazık ki, bazen karaciğerin uzaklaştırmak için çok uğraştığı toksinler yeniden emilebilir. Karaciğer ve safra kesesinin safra salgılamasını sağlamak hastalar için yeterli olmayabilir. Kahve lavmanı detoksu, bu toksinlerin yeniden emilmemesi için vücuttan atılmasına yardımcı olabilir. Kahve Lavmanı Nasıl Çalışır? Kahve lavmanı, karaciğer ve kandaki toksinleri atarak vücuttaki rahatsızlık ve ağrıları hafifletmek için bir çare olarak 1800'lerin sonlarına kadar uzanmaktadır. Kahve lavmanı, tıpkı su lavmanı gibi bir lavmandır, sadece çözelti özel lavman kahvesinden yapılır. Kahve lavmanı solüsyonu, su lavmanında olduğu gibi lavman hortumundan rektuma verilir. Lavman terapisi kahvesi rektumun içine girdiğinde, hemoroid damarları kahvedeki kafeini emer. Hemoroid damardan, karaciğere ve safra kesesine kan akışını sağlayan portal damara gider. Lavman kahvesindeki kafein ve palmitik asitlerin karaciğer üzerindeki etkileri hemen ortaya çıkar ve portal ven ile safra kanalını genişleten kafein tarafından meydana getirilir. Bu da karaciğer safra kanallarının açılmasını sağlar. Bir kez açıldığında toksinler serbest kalabilir. Kahvedeki kafein portal sistem yoluyla karaciğere girer ve safra akışında artışa neden olur. Safra da biriken zehir ve toksinlerin serbest kalmasına ve vücuttan atılmasına destek olur. Kahve lavmanları vücudu detoksifiye etmenin güçlü bir yoludur. Kahve lavmanları sedasyon veya ağrı kesicilere mükemmel bir alternatiftir. Lavmanla alınan kahve lavmanları kahve içmekten farklıdır. Kahve içmek sindirim sorunlarına neden olur ve karaciğeri olumsuz etkiler. Kahve lavmanları tipik olarak normal tahliye süreçlerini etkilemez. Kahve lavmanları, çok daha fazla fayda sağladıkları için sade su lavmanlarından daha üstündür. Kahvenin içindeki teobromin, teofilin, palmitik asit ve kafein rektumun zengin kılcal damar yatağından geçerek doğrudan karaciğere giden portal vene ulaşır. Bu maddeler kan damarlarını genişletir ve safra kanallarını açarak karaciğerin toksin içeren safrayı serbest bırakmasını sağlar. Minnesota Üniversitesi'ndeki doktorlar rektal yolla verilen kahvenin karaciğerdeki bir enzim sistemini de uyardığını ve bunun da vücuttaki ana antioksidan olan glutatyonu normal aktivite seviyelerinin %600-%700 üzerinde artırdığını göstermiştir. Bu antioksidan, kan dolaşımındaki serbest radikallerle (hücre hasarına neden olan) reaksiyona girerek onları etkisiz hale getirir. Nötralize olan bu maddeler safrada çözülür, karaciğer ve safra kesesinden safra akışı yoluyla salınır ve bağırsak kanalından atılır. Kahve lavmanı kolonda 10-15 dakika tutulurken, vücudun tüm kan akımı karaciğerden 4-5 kez geçerek dokulardan alınan zehirleri taşır. Yani lavman, bağırsak duvarı boyunca kanın bir tür diyalizi gibi davranır. Çok zehirli dünyamızda vücudun detoks yapmasına yardımcı olmak için harika bir yol. Kahve Lavmanının Faydaları Nelerdir? Kahve lavmanı esasen safra kesesi ve karaciğerin yıkanmasıdır. Kahve lavmanı, hiç şüphesiz, ağrıdan - hatta şiddetli ağrıdan bile - hızlı bir rahatlama sağlayacaktır. Neden bu kadar büyük bir ağrı kesicidir? Çünkü vücuttaki toksinler kanı kirletir ve bu da vücutta yüksek bazda iltihap oluşturur. Toksinler ortadan kalktığında, vücudun herhangi bir yerindeki ağrı hafifler. Vücut detoksifiye edildiğinde, sakinlik, her yerde daha fazla canlılık, normal bağırsak hareketleri, zihinsel berraklık, eklem rahatlaması ve baş ağrılarının hafiflediğini deneyimleyebilirsiniz - ve genel olarak ne yaşarsanız yaşayın bir kahve lavmanı daha iyi hissetmenize yardımcı olacaktır - hızlı! Kahve lavmanları kandaki toksinleri atarak vücudu genel olarak güçlendirebilir Kahve lavmanı kolondaki bakterilerin, parazitlerin ve kandidaların yok edilmesine yardımcı olur Kahve lavmanları kolonu güçlendirebilir ve sıkılaştırabilir Karaciğerdeki toksinlerin salınımını uyarmak için kahve lavmanları verilir Kahve lavmanının zihinsel berraklığı artırdığı, depresyonu ve zihinsel karışıklığı giderdiği bilinmektedir Kahve lavmanının sırt ağrısı, alerji semptomları ve artriti hafiflettiği bilinmektedir Kahve lavmanları evde yardım almadan yapılabilir Kahve lavmanları kronik ağrıları hafifletir, arınma ve detoks rejimleri sırasında “ölüm” semptomlarını hafifletir Kahve lavmanları karaciğeri detoksifiye eder ve onarmaya yardımcı olur Kahve lavmanları kolon ve sindirim sistemini temizler ve iyileştirir, peristaltizmi iyileştirir Kahve lavmanları, vücudun ana antioksidanlarından biri olan ve detoksifikasyonun farklı aşamalarında yer alan glutatyon s-transferazı %700'e kadar artırır. Günümüzün havası (jeomühendislik), suyu (kirleticiler) ve gıdaları (GDO'lar ve diğer kimyasallar) büyük ölçüde kirlendiğinden, karaciğer yaşam boyunca çok fazla toksin biriktirebilir ve bu da karaciğere ciddi bir yük bindirir. Toksinlerin detoksifikasyonu sağlıklı kalmanıza yardımcı olabilir. Neden Organik Kahve Kullanmalıyım? Mümkün olduğunca organik ürünler ve malzemeler satın almanızı tavsiye etmemle aynı nedenlerden dolayı, pestisit ve herbisitlerden kaçınmak için organik lavman kahvesi satın almanızı da şiddetle tavsiye ediyorum. Hangi Marka Lavman Kahvesi Kullanmalıyım? İlk olarak, kafeinli ve organik olmalıdır. Piyasada birçok “lavman kahvesi” ve hatta “organik lavman kahvesi” markası var - hangisini seçeceğinizi nasıl bileceksiniz? Yıllar boyunca birçok farklı marka kullandım, ancak bunlar benim favorilerim: İ lk kahve lavmanı göz korkutucu bir görev gibi görünebilir. Ancak bu işlem birkaç kez yaptıktan sonra inanın lavman yapmak çok daha kolay olacaktır.Yapılması gereken ilk şey ekipman ve malzemeleri toplamaktır. * Kahvesi Organik ve yeşil kahve olmalı. hafif kavrulmuş olabilir, Enema Coffee ya da Lavman Kahvesi olarak da satılıyor (kafeinsiz kahve değil). * Kahve lavman kovası veya kiti. Temizlemesi kolay olduğu için kovayı öneriyoruz. Fakat Eczaneden de tek kullanımlık lavman - enema kiti alabilirsiniz. * Hindistan cevizi yağı veya başka bir kayganlaştırıcı. Bu lavman hortumunun ucunu anüsten kolay sokabilmek için. * French press. Bu, önemli kahveyi pişirdikten sonra hem tortuyu süzmek hem de cafestol ve kahweol palmitatlarını korumak için kullanıyoruz. * Organik siyahstrap pekmezi. İsteğe bağlı (lavmanın tutulmasına yardımcı olmak için). * Kağıt havlular * Yumuşak havlular. Banyo zemini için. Ben bir koltukçuya gri sünger kestirdim onun üzerine havlu koyup banyoda yatarak yapıyorum. *İçme Suyu ile hazırlıyoruz kahveyi. Lavman sıvısını Klor, florür ve diğer kimyasallardan arındırmak için damıtılmış su da kullanabilirsiniz. Kahve Lavmanı için günün en iyi zamanı, bağırsak hareketi yaptıktan sonraki sabahtır. Ayrıca, bunu günün çok geç saatlerinde yapmak uyku düzenini engelleyebilir .İlki için, acele etmeyeceğiniz ve bu sürece zaman ayırabileceğiniz bir gün seçmeyi sağlayın. Kahve Lavmanı Yapmak İçin Neden Filtrelenmiş / Arıtılmış Su Kullanılmalı? Çok basit bir nedeni var. Detoksifikasyon ve şifa için kahve lavmanı yapıyorsanız, vücudunuzdan toksinleri ÇIKARMAK için çalışıyorsunuz, yenilerini EKLEMEK için değil. Basit bir Google araması size musluk suyunda ilaç, plastik, kurşun, cıva, florür ve klor gibi hangi zararlı toksinlerin bulunduğunu gösterecektir. Hazır suyun 59 farklı pestisit içerebileceğini biliyor muydunuz? Yeraltı suyu 51 farklı pestisit içerebilir ve şişelenmiş su bile 11 farklı pestisit içerebilir. Bu detoksifikasyon prosedürü için zehirli ve kirli musluk suyu kullanmak veya bedeninize sunmak istemezsiniz. Kahve Lavmanı Nasıl Yapılır? Kahve hazırlama Tam iyileştirici etki için kahve kaynatılmalıdır. 2 yemek kaşığı kahveyi damıtılmış ya da 2 kahve kupası içme suyunun içine koyun ve kaynattığınız şeyin kapağını kapatın. Kahve oranı : kişi başına 2 Yemek kaşığı kahveye 2 bardak içme suyu. Acemi olmanıza veya daha fazla terapötik yoğunluk istemenize bağlı olarak her zaman daha fazla veya daha az kullanabilirsiniz. Ben normalde her seferinde iki kez lavman yapmak için bu miktarı iki katına çıkarıyorum. - [ ] Kahve telvesini ve suyu cezveye ekleyin. - [ ] Ocağa bağlı olarak yaklaşık 2 ila 3 dakika su kaynayana kadar ocağı yüksek konuma getirin. - [ ] Kahve ve suyun sadece 1-2 dakika kaynamasını bekleyin, ardından ocağı kapatın. - [ ] Buhardan su kaybını önlemek için kapalı tutun. - [ ] Kaynamış kahveyi ince bir süzgeçten geçirerek yada french preste süzerek lavman kovanıza alın. - [ ] Ben kaynatılmış kahve solüsyonunun yaklaşık 1/2'sini kullanıyorum ve kovayı soğuk filtrelenmiş suyla dolduruyorum, böylece lavmanı o anda hemen uygulayabiliyorum. NOT: Ben şahsen yaklaşık 4 fincan olan 1000 ml'lik bir lavman kovası kullanıyorum, bu nedenle yaklaşık 4 yemek kaşığı kahve kullanıyorum. Yani 4 yemek kaşığı kahve telvesini yaklaşık 2 bardak suda kaynatıyorum, sonra hemen uygulamadan önce 2 bardak soğuk filtrelenmiş su ekliyorum, böylece soğumasını beklemek zorunda kalmıyorum. İsteğe bağlı olarak daha hızlı soğuması için birkaç buz küpü atabilirsiniz. Kahvenin kaynatıldığı kaptakinden daha hızlı soğumasına yardımcı olmak için farklı bir kaba koyabilirsiniz. Lavman için sıcaklık önemli. Lavmanın soğuk veya oda sıcaklığında değil, bundan daha sıcak olmasını isteriz. Soğuk kolonu daraltacak, ılık ise genişletmeye yardımcı olacaktır. Kahvenin yeterince soğuduğundan emin olmanın iyi bir yolu serçe parmağı testini kullanmaktır. Parmağınızı en az 10 saniye boyunca suyun içine sokun. Eğer serçe parmağınız için çok sıcaksa, rektumunuz için de kesinlikle çok sıcaktır. Ama yine de ılık olmalıdır. Ne kadar sürer? Hazırlanması toplamda yaklaşık 15 dakika sürer. Daha sonra bekletme süresi, dışarı atma süresi ve temizlik ile birlikte 1,5-2 saat planlıyorum. Sihir kaynatmada. Sadece 1-2 dakika kaynatın, sonra ocağı kapatın, çok uzun süre kaynatırsanız tüm çözeltiniz buharlaşacaktır. Kahve, palmitik asitler, kafestol ve kahweol içeren kafein içerir; doğal diterpenler ve bitki kimyasalları: klorojenik asit ve kinik asit dahil polifenoller. Bunlar sadece kaynatıldığında açığa çıkar. Bunlar, vücutta detoksifikasyonun farklı aşamalarında kullanılan glutatyon-S-transferaz (GST) üretilmesine yardımcı olur. Kahve telvesini süzmek önemlidir, aksi takdirde telve lavman tüpünüzü tıkayabilir. İsteğe bağlı. Artan solüsyonunuz veya hatta telveniz varsa, cam bir kavanozda buzdolabında bir kenara koyabilir ve daha sonra akşam lavmanı için yeniden ısıtabilirsiniz. Lavman yapmak için hazırlanma Küvette veya banyoda uzanmak için kendinize küçük bir havlu yatağı hazırlayabilirsiniz. Sızıntı veya kaza olması durumunda daha kolay temizlemek için banyoda yapmayı tercih edebilirsiniz. Lavman yapma konusunda daha iyi hale geldiğinizde başka bir yere uzanabilirsiniz. Bağırsak hareketiniz olmadıysa, kahve lavmanından önce sade su lavmanı yapmanızı tavsiye ederim. Bu genellikle bağırsakları hızlı ve etkili bir şekilde temizleyecektir. Bazıları ne olursa olsun kahveyi tutabilir ve önce su kullanmalarına gerek yoktur. Herkesin farklı olduğunu unutmayın. Tutmadan önce İLK olarak lavman tüpündeki havayı alın: hortumdaki kelepçeyi kavrayın ancak kapatmayın. Ucu lavaboya veya küvete yerleştirin. Su dışarı akmaya başlayana kadar lavman torbasını veya kovayı ucun üzerinde tutun. Ardından kelepçeyi kapatın. Bu, tüpün içindeki havayı dışarı atar. Bu hava kolonunuza girerse, çok erken tahliye etme dürtüsü verir ve gaz ve basınç oluşturabilir. Lavman ucunu az miktarda hint yağı, hindistan cevizi yağı veya zeytinyağı ile yağlayın. Kahve Lavmanının Yerleştirilmesi ve Tutulması 1. Kovayı bir kapı kolu hizasına veya yerden yaklaşık 2 m yükseklikte bir tezgahın üzerine yerleştirin. Kova ne kadar yüksek olursa sıvı o kadar hızlı akacaktır. 2. İçine girerken sırt üstü yatın ve ardından yağlanmış ucu yavaşça rektuma sokun. NOT: eğer uzanamıyorsanız, lavman kovanızı bir kancaya veya duş perdesi çubuğuna asabilir ve ayakta yerleştirebilirsiniz. 3. Uç yağlanmış haldeyken, ucu nazikçe ve yavaşça sokun. İçinize yaklaşık 2-4 cm girene kadar hareket ettirin. 4. Lavman içinize dolarken dışarı kaymasını önlemek için tüpü yerinde tutun ve ardından tüpün kelepçesini açın. Eğer çok fazla basınç hissediyorsanız yarı yolda kelepçelemekten çekinmeyin. Özellikle başlangıçta bir dolgunluk hissedebilirsiniz. Genellikle birkaç seans saniye sonra geçer ve geçtiğinde kelepçeyi açın ve yaklaşık 1-2 bardağın içeri girmesine izin verin. Hiç girmiyorsa, doğru açıyı elde etmek için kovayı daha yükseğe kaldırmanız veya ucu hafifçe içeri veya dışarı hareket ettirmeniz gerekebilir. 5. Yaklaşık 1-2 bardak girdikten sonra kelepçeyi aşağı doğru bastırın, size rahat hissettiren şeyi yerleştirin. Artık içeride olduğuna göre, kahveyi portal damara ve glutatyon üretimi için karaciğere ulaştırmak için sağ tarafınıza yatın. Bağırsak hareketi yapmak zorunda olduğunuzu hissedebilirsiniz. Nefes almaya çalışın, genellikle geçecektir. Dolgunluk ve basınç gerçek ağrıdan farklıdır. Ağrınız varsa asla devam etmeyin. Lavmanı ~1-5 dakika tutun, daha kısa süre de olabilir. Ben ilk başlarda ancak 1 dakika kadar tutuyorum, ancak birden fazla tekrar yapıyorum. Çoğu kişi 15 dakika tutmayı öneriyor ve ben ilk yıllarda bu kadar tutmada ısrarcı olmaya katılmıyorum, özellikle de yeni başlayan biriyseniz veya ilk yılınızdaysanız. Daha az süre, daha az çözelti ve daha fazla tekrar, benim deyimimle “barajı yıkmaya” yardımcı olur. Bu, biyofilmin, kolon duvarına yapışmış mukoid plağın ve parazitlerin, özellikle de yuvarlak solucanların ve flukelerin parçalanmasına ve “yontulmasına” gerçekten yardımcı olur. Sifon 4 ve 5'te, tutarken baskı hissedeceğiniz ve ardından büyük miktarda döküntü bırakacağınız zaman, bunun “barajı yıkmak” olduğunu söylüyorlar. Pozisyon değiştirmek de kahveyi daha uzun süre içeride tutmaya yardımcı olur. Ben uygulamalar sırasında kırmızı ışık kullanmayı seviyorum. Zamanı kitap okumak, meditasyon yapmak vb. için kullanabilirsiniz, ben podcast de dinliyorum. İlk başlarda TEK seansta her seferinde (yaklaşık) 1-2 dakika tutarak 4-6 lavman yapmanızı öneririm. Ayrıca, baraj kırıldıktan sonra durmanıza gerek yok, yine de 4-6 yıkama yapmanızı öneririm, çünkü bir seansta birden fazla kez kırılma yaşayabilirsiniz. Elinizden gelenin en iyisini yapın. “Barajı yıkma” tekniği için kısa notlar Kolonu 1-2 bardak ile doldurun 1-2 dakika tutun Tuvalete bırakın =Bu bir sifon Sonra tekrar 1-2 bardak doldurun 1-2 dakika tutun Tuvalete bırakın =Bu bir sifon ... kova boşalana kadar tekrarlayın, yaklaşık 4-6 “tekrar” Kahve Lavmanı için Son İpuçları Sabırlı olun. Becerilerinizle pratik yapmak mükemmelleştirir İki fincan kahve başına 1/2 çay kaşığı Epsom tuzu ekleyebilirsiniz. Magnezyum, lavmanı daha uzun süre tutabilmeniz için kolonun spazmı durdurmasına yardımcı olacaktır Lavman solüsyonuna az miktarda (bir çay kaşığı kadar) siyahstrap pekmezi eklenmesi su tutmaya yardımcı olabilir Yumuşak kırmızı ışık panelimi iyileşme ve tutma için karnıma kullanıyorum Su çok sıcak veya çok soğuk olabilir ve bu da tutmayı etkileyecektir. Su sıcaklığının rahat olduğundan emin olun Kalçanızın altına küçük bir yastık veya rulo yapılmış bir havlu yerleştirmek yardımcı olabilir, böylece su yokuş aşağı kolonunuza akar Çözelti seviyelerinin kolay görüntülenmesi için cam lavman kovası alabilirsiniz Kolonda daha yükseğe ulaşmak için bir genişletici tüp edinebilirsiniz Nane yağı + sardunya yağı + hint yağını sağ ve sol göğüs kafesinin hemen altına sürerek tutmaya yardımcı olabilirsiniz Hepatik kanalı, karaciğer + gb + portal veni hedeflemek için sağ tarafa yatın Dalak fleksürünü hedeflemek için sola yatırın Tutmaya yardımcı olması için yüksek titreşimli müzik dinleyebilirsiniz ~528 Hz solfeggio frekansları Spotify da kolayca bulunuyor Lenf drenaj tetik noktaları ve / veya fasya blaster uygulayın Bağlayıcılar ve mineraller lavman yardımcı faktörleridir, yani lavmanlarla birlikte alınmaları gerekir Lavmandan önce 20 dakika önce 2 kapak biyotoksin binder alıyorum CT-Minerals veya Quinton İzotonik minerallerini seviyorum Lavman kahvesine eklemeyi düşünebileceğiniz ek ürüler şunlar olabilir: 1 kapsül *Biotoxin bağlayıcıyı toz şeklinde veya bir tutam *carboxy + 1 açılmış kapsül *TUDCA kapağı, *CT-Biotic ise 1 açılmış kapsül Cellcore'un *LVER SUPPORT KIT'ini ağızdan almayı seviyorum, bu gerçekten fluke ve taş temizliğini ortaya çıkarıyor, özellikle dolunay parazit para kiti temizliği ile. *Kodumu kullanarak bunları Cellcore'dan sipariş edebilirsiniz: Amerika : https://cellcore.com/pages/register-customer?code=1dO45NI3 Avrupa : CB6F16E35A48 kodu ile https://amritanutrition.com
By Tugba Ilkgun Cam August 28, 2025
Bu yazı Dr. Faryal Luhar, ND tarafından yazılmıştır D oğal bir geçişi kucaklamak Perimenopoz, bir kadının hormonal değişimlerin fiziksel, duygusal ve zihinsel manzaraları dalgalandırdığı yeni bir evreye yolculuğuna işaret eder. Bu geçiş kaçınılmaz olsa da, zayıflatan perimenopoz semptomlarından muzdarip olmak isteğe bağlıdır. Perimenopoz bir uçurumdan düşmek değildir ; daha çok beklenmedik çukurlar ve sürpriz sapaklar içeren dolambaçlı manzaralı bir yol gibidir. Doğru harita ve bazı kişisel bakım duraklarıyla, bu sonraki bölüme güvenle, canlılıkla ve hatta belki biraz şımarıklıkla girmek mümkün! Bu yolculuğa naturopatik bakış açısı, rahatsız edici semptomların temel nedenlerini ele almak için çeşitli doğal ve tüm beden stratejilerini içerebilir. Vücut yaş aldıkça sağlığı optimize etmek için önleyici tedbirler de kullanılır. Naturopatik destek, kadınları çaresiz ve bunalmış hissetmekten güçlenmeye, dengeli ve canlı bir yola davet eder. Perimenopozu Anlamak: Nedir ve Ne Zaman Başlar? Perimenopoz, kadınlık hormonlarının kademeli olarak düşüşünü işaret eden, bedenin menopoza doğal olarak girdiği bir dönemdir ve tipik olarak 40-51 yaş civarında başlar. Bu aşamada, yumurtalıklar daha az östrojen ve progesteron üretmeye başlar ve adet döngülerinde dalgalanmalar ve düzensiz dönemler de dahil olmak üzere bir dizi değişikliği tetikler. Bu evre için zaman çizelgesi 2-10 yıl arasında önemli ölçüde değişebilir ve bazı kadınlar 35 yaş gibi erken bir dönemde semptomlardan şikayetçi olabilir. Yumurtalıklar yaşamın üreme evresindeki son görevlerini yerine getirdiklerinde ve adet dönemi 12 ay üst üste kesildiğinde, bu durum artık menopoz olarak bilinir. Bu noktada birincil üreme hormonları olan östrojen ve progesteron en düşük seviyededir. Kadın sağlığında önemli bir rol oynayan testosteron seviyeleri de düşmeye başlar. Birçok kadın için menopoz deneyimi, hormon seviyelerinin düşerken düzensiz bir şekilde dalgalandığı perimenopoza kıyasla daha istikrarlı ve yerleşiktir. Bu nedenle, vücut bu evreye geçerken semptomlar çeşitlilik gösterebilir, öngörülemez ve genellikle fark edilmeyebilir. İşaretler ve Belirtiler: Nelere Dikkat Etmeli Fiziksel, zihinsel ve duygusal alanları kapsayan bir dizi semptom ortaya çıkar. Hormon reseptörlerinin beyin, kemikler, deri, kalp, sindirim sistemi ve daha fazlası dahil olmak üzere vücudun her yerinde mevcut olduğunu ve hormonlar azaldıkça bu organ sistemleriyle ilgili semptomların ortaya çıkacağını unutmayalım. Tipik olarak ilk azalan hormon progesterondur ve kadınlar yeterli progesteron üretmediklerinin farkına varmadan 28 günlük sağlıklı adet döngülerine sahip olmaya devam edebilirler. Progesteron değişiklikleri kadınları derinden etkiler ve faydaları hamilelik sırasında vücudu hazırlamanın ve desteklemenin çok ötesine geçer. Progesteron beyni ve sinir sistemini sakinleştirir ve kadınların daha fazla psikososyal esnekliğe sahip olmasını sağlar. Bunun nedeni büyük ölçüde vücudun ana sakinleştirici nörotransmitteri olan ve anti-depresan, stres azaltıcı ve hafif yatıştırıcı etkiler üreten GABA (gama-aminobütirik asit) ile etkileşimidir. Bu nedenle başlangıç semptomları şunları içerir: - Anksiyete ve ruh hali değişiklikleri: huzursuzluk, üzüntü veya sinirlilik - Uyku bozuklukları: gece terlemeleri veya anksiyete ile ilişkili olabilen uykuya dalma veya uykuda kalma güçlüğü - Strese karşı direncin azalması - Bilişsel sorunlar: unutkanlık veya “beyin sisi” - Yorgunluk: genellikle yetersiz uyku veya artan stresle bağlantılıdır - Eklem Ağrısı/Kas ağrıları: ağırlık dağılımı ve uyku bozukluğunun ikincil etkisi - Adet değişiklikleri: kısa luteal faz, lekelenme, daha ağır adetler, uzamış adetler, kötüleşen PMS - Migren kötüleşebilir Östrojen meme gelişimini ve cinsel olgunlaşmayı, kadınsı kıvrımları, hamileliği ve emzirmeyi, vajinal yağlanmayı ve kalp, kemik, cilt ve bağışıklık sisteminin sağlığını etkiler. Düşen seviyeler aşağıdaki gibi çeşitli semptomlarla kendini gösterir: - Sıcak basmaları ve gece terlemeleri: özellikle geceleri terleme ve kızarma ile birlikte ani sıcaklık dalgaları - Vajinal kuruluk: Vajinal dokuların incelmesi ve kuruması, cinsel ilişki sırasında rahatsızlık, kaşıntı veya ağrıya yol açması, sık idrar yolu enfeksiyonları - Beyin sisi: konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık veya zihinsel olarak halsiz hissetme - Kilo alımı: özellikle orta bölüm çevresinde - Azalmış libido: cinsel aktiviteye ilgisizlik veya uyarılmada zorluk - Hızlandırılmış cilt yaşlanması/Saç incelmesi - Kemik yoğunluğu kaybı Östrojen kadın sağlığında koruyucu bir rol oynar. Perimenopoz ve menopoz dönemlerinde östrojen seviyeleri giderek düşerken kalp hastalığı, osteoporoz ve bunama gibi kronik hastalıklar için risk artar. Birçok kadın tarafından deneyimlenebilen ve genellikle göz ardı edilen daha az bilinen veya olağandışı semptomlar vardır. Bunlardan bazıları, alerjilere veya kaşıntılı cilt hissine neden olabilen histamin toleransındaki değişikliklerle ilgilidir. Kulak çınlaması, ağızda metalik veya yanma tadı, diş eti hassasiyetleri ve hatta sindirim bozuklukları diğer perimenopozal semptomlardır. Kadınların semptomlar için geleneksel tıbbi yardım aradıklarında karşılaştıkları ortak bir hayal kırıklığı, genellikle her semptom için farklı bir ilaç reçete edebilecek bir doktorla karşılaşmalarıdır. Bunlara örnek olarak ruh hali değişimleri için antidepresanlar, uykusuzluk için uyku hapları veya “döngüleri düzenlemek” için hormonal doğum kontrolü verilebilir. Kadınlara genellikle “sadece stres” ya da “menopoz için çok genç” veya “kan tahlillerin normal görünüyor ve hala adet görüyorsun” denir. Bu semptom-semptom yaklaşımı, bakımı parçalara ayırır ve genellikle kadınların kendilerini duyulmamış ve desteklenmemiş hissetmelerine neden olur. Naturopatik bakış açısı, tüm bu sorunların aynı hormonal geçişten kaynaklanabileceğini kabul ederek odağı tekrar kişinin bütününe kaydırır. Perimenopozal hormonal dalgalanmalar, neredeyse ergenliğin tersine çevrilmiş hali gibi vahşi bir rollercoaster gibi hissedilebilir. Ayrıca kadınlar kalp sağlığı, kilo verme direnci veya metabolik halsizlik, kas ve kemik kaybıyla ilgili sağlık sorunlarıyla da karşı karşıya kalırlar. Östrojen ve progesteron dalgalanmaları semptomların merkezinde yer alır ve bunların dengesini yönetmek temeldir. Naturopatik Yaklaşım Bütüncül ve kapsamlı bir çerçeve kullanan naturopatik tıp, vücudun doğal iyileşme yeteneklerini desteklerken temel nedenleri tanımlamanın ve ele almanın önemini vurgular. Anlayışlı testler, seks hormonlarını, kan şekeri regülasyonunu, tiroid profilini, kortizolü, lipitleri ve kalp sağlığını ve hatta vücut kompozisyonunu değerlendirmek için fonksiyonel laboratuvar testlerinin kullanılmasıyla kişiye özel müdahalelerin yolunu açar. Tedaviler daha sonra her kadının kendine özgü semptomlarına ve uzun vadeli sağlık hedeflerine göre kişiselleştirilir. Naturopatik stratejiler şunları içerir: - Sağlıklı hormon üretimi ve detoksifikasyon için tam gıdalara ve gece terlemelerini ve sıcak basmalarını hafifletmek için keten tohumu ve organik soya gibi fitoöstrojenlere odaklanan hedefli beslenme. Yağlı balık ve zeytinyağı gibi anti-enflamatuar gıdalar kalp sağlığını destekler, ruh halini ve bilişsel işlevi iyileştirir. - Bağırsak sağlığını optimize etmek, besinlerin emilimini artırmak için çok önemlidir. Düzenli bağırsak hareketleri hormonların temizlenmesini destekler. Özellikle östrobolom olarak bilinen östrojenle ilişkili sağlıklı bir bağırsak mikrobiyomu hayati önem taşır ve lif bakımından zengin bitkiler ve lahana turşusu ve kimchi gibi fermente gıdalarla desteklenebilir. - Vitex, Black Cohosh veya Maca gibi botanik ilaçlar, hormon yollarını desteklemek için bireysel ihtiyaçlara göre dahil edilir. Kemik sağlığı için D vitamini ve kalsiyum gibi takviyeler, bu aşamada osteoporoz riski arttığı için dikkate alınır. Magnezyum bir diğer önemli mineraldir ve perimenopoz sırasında bozulabilen kas gevşemesi, uyku kalitesi ve ruh hali stabilizasyonunda çok önemli bir rol oynar. - Öz bakım uygulamalarını vurgulayan stres yönetimi, dayanıklılığı artırmak ve aksi takdirde östrojen ve progesteronu olumsuz etkileyen kortizol seviyelerini dengede tutmak için gerekli hale gelir. Meditasyon ve diğer yaratıcı çıkışlar, “bırakmayı” öğrenmenin ve sağlıklı yaşamı önceliklendirmenin yollarıdır. Ashwagandha veya Rhodiola gibi adaptojenik bitkiler de sağlıklı adrenal çıkışı sürdürmek için kullanılabilir. - Hareket, vücut kompozisyonunu optimize etmek ve abdominal kilo alımını en aza indirmek için gereklidir. Kardiyovasküler egzersizlerle birlikte kas kütlesini ve kemik yoğunluğunu korumak için kuvvet antrenmanı teşvik edilir. Hareket aynı zamanda ruh halini ve zihinsel esnekliği artıran endorfin salgılar. - İnsülin direnci gibi metabolik sağlığın yanı sıra enerji, ruh hali, bağışıklık ve kiloyu da etkilediği için bu geçiş döneminde uykuya öncelik vermek zordur ancak gereklidir. Sabah güneş ışığına maruz kalmak, gece sağlıklı melatonin üretimini etkiler. Tiroid dengesizlikleri uyku kalitesini etkileyebilir, bu nedenle benzersiz kalıpları belirlemek için hormonları değerlendirmek, gerektiğinde GABA, l-theanine veya passionflower gibi yararlı uyku destek takviyelerine işaret edebilir. - Reçeteli bitki bazlı hormonların kullanımı olan ve bu dönüştürücü süreçte güvenli ve etkili bir araç olan BHRT'yi düşünün. Bu seçeneği keşfetmek için nitelikli bir sağlık uzmanına başvurmak önemlidir. Perimenopoz bir gizem ya da ıstırap olmak zorunda değildir. Göz korkutucu gelebilir, ancak naturopatik bir pusula ile kadınlar güç, zarafet ve özerklikle yollarını bulabilirler. Bu yaşam evresi karmaşıktır, ancak doğru destek bu geçişi teslimiyetten ziyade güçlenme evresine dönüştürür ve yenilenmeye, dengeye ve kişinin kendi sağlığıyla daha derin bir bağlantı kurmasına olanak tanır. Dr. Faryal Luhar, Naturopatik Doktor Dr. Faryal Luhar, ND, Kanada, Güney Afrika, Suudi Arabistan ve Dubai'yi kapsayan 20 yıllık klinik deneyime sahip, uluslararası alanda tanınan bir Naturopatik Doktorudur. Bilim, gelenek ve yeniliği harmanlamasıyla tanınan Luhar, hastalıkların temel nedenlerini ortaya çıkarma ve vücudun doğuştan gelen iyileşme yeteneğini kullanan kişiselleştirilmiş, sonuç odaklı tedavi planları tasarlama konusunda uzmanlaşmıştır. Bütünleştirici yaklaşımı, fonksiyonel tıbbı klinik beslenme, botanik tıp, Çin tıbbı ve akupunktur, kombinasyon homeopati ve genetik temelli sağlık hizmetleri ile birleştirir. Bu çeşitli araç seti, karmaşık kadın sağlığı sorunlarından diyabet gibi kronik hastalıklara ve migren gibi ağrı sendromlarına kadar geniş bir yelpazedeki rahatsızlıkları tedavi etmesini sağlarken, aynı zamanda önleme, sağlıklı yaşlanma ve optimal canlılığa odaklanmaktadır. Dr. Luhar, gen tabanlı değerlendirmeler de dahil olmak üzere gelişmiş laboratuvar bilgilerini, hastaların kendi sağlık hikayelerinin yazarları olmalarına yardımcı olan pratik, güçlendirici stratejilere dönüştürme konusunda tutkuludur. Her hastayı bir ortak ve öğretmen olarak görmekte, eğitim ve güçlendirmenin en güçlü reçeteler olduğuna inanmaktadır. Klinik çalışmalarının ötesinde, önde gelen sağlıklı yaşam dergilerinde çok sayıda makale yazmıştır ve televizyon ve radyoda birçok kez yer alarak medyada aranan bir sestir. Küresel pratiği, ona kültürler, gelenekler ve en son bilim arasında köprü kuran sağlık konusunda benzersiz bir mercek sağlıyor. Çalışmalarının temelinde bir misyon yatmaktadır: dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, insanlara netlik, dayanıklılık ve olasılıklarla dolu dengeli, canlı yaşamlar sürmeleri için ilham vermek. https://drluharnaturo.com Kaynak : https://amritanutrition.com/en/news/navigating-perimenopause-a-naturopathic-guide-to-a-graceful-transition?_kx=XD7SBMNKuA39eT3zGPvcAAMYzDOJnGLwA4B8BZINhZ8.R2zvYb
By Fulya Aydın December 29, 2020
Yazar : Fulya Aydın , Ay Nine Eğitim Sorumlusu, Doula, Ebelik son sınıf öğrencisi Doğurganlık Bilinci Metodu nedir? Hastalıklar, çevre problemleri, GDO’lu ürünler derken giderek artan bir doğal yaşama dönüş hareketi görüyoruz. Bunun cinsel korunma yollarına ve aile planlamasına yansımasına da Doğurganlık bilinci metodu diyoruz. -DBM (Fertility awareness methods-FAM). Kadınların uzun uğraşlar sonunda elde ettikleri cinsel korunma hakları bir zaman sonra dönüp yine kadınları yaralar oldu. Bu konuda yazacak çok şey var bu yüzden şimdilik başka yazıya bırakıyorum. Merak edenler için bir başlangıç olarak Janelle Monáe’nin Netflix’te yayınlanan “Sex, Explained” mini dizini öneririm. Günümüzde kullanılan cinsel korunma yollarının neredeyse tamamı kadınlar üzerinden işliyor. Kadın sağlığını etkileyen bu yöntemlere bir alternatif olarak karşımıza DBM çıkıyor. DBM çiftlerin gebe kalmalarını sağlamak ya da gebelikten kaçınmak için kullandıkları doğal doğum kontrol yöntemlerinin tamamına verilen addır . Birkaç türü vardır ve bunlar bir arada kullanılınca başarı oranı artar. Eğer bu metodu kullanmaya niyetliyseniz kendinizi iyi eğitmeniz ve motivasyonunuzu yüksek tutmanız gerektiğini söylemeliyim. DBM, temel anatomi ve fizyoloji bilgisinin ötesinde bir anlayışı gerektirir. Kendi vücudunuzla ilişkinizi güçlendirmeniz için muhteşem bir yol. DBM, temel üreme sistemini anlama ve kendinize uygulayabilmeyi gerektirir. Ayrıca tek başınıza yaptığınız bir şey değil, partneriniz ve üreme danışmanınız tarafından desteklendiğiniz bir metottur. Doğurganlık bilinci metodu nasıl işler? Her kadının mens/adet süreci birbirinden farklı özellikleri taşısa da temelde sürekli kendini tekrarlayan bir örüntüsü vardır. Kendi örüntünüzü keşfettiğinizde hangi günler doğurgan olduğunuzu anlayabilir ve buna göre cinsel ilişkinizi yönetebilirsiniz. Bu yüzden menstrual döngüyü çok iyi anlamanız gerekmektedir. Her mens döngüsünün başında beynimizde bulunan hipotalamusumuzdan GnRH (Gonadotropin salgılatıcı hormon) salınır. Bu da hipofiz bezinden Folikül Uyarıcı Hormon (FSH) salınmasını sağlar. Her yumurtanın kendi folikülü vardır ve bu hormon her salgılandığında 15-20 folikül olgunlaşmaya başlar ve sonunda en güçlü-dominant olan yumurta bu folikül içinden çıkarak yumurtalıktan atılır. Yumurtanın atılması için gerekli olan ikinci hormon ise östrojendir. FSH ile birlikte östrojen de yükselmeye başlar. Bu süreç menstrual dönemin ilk aşamasıdır ve kadından kadına en çok değişen dönemdir. Ortalama 2 hafta sürer. Östrojen seviyesi eşik noktasına gelince Luteinizan Hormonun aninden yükselmesine sebep olur. Bu yükselişle beraber yumurta yumurtalık duvarından geçer. Fimbrialarca tutulur ve fallop tüplerine çekilir. Döllenme bu tüplerde (ampullada) gerçekleşir. 7-10 gün içinde rahme/uterusa gelir ve yerleşir. Bu süreç boyunca yumurtanın atıldığı folikül, korpus luteum denen yapıya döner ve progesteron salgılamaya başlar. Progesteron vücudu gebeliğe hazırlar, plasenta oluşana dek embriyoyu hayatta tutar. Döllenme olmasa da progesteron döllenme olacakmış gibi çalışmaya devam eder. Bu dönem “Luteal faz” olarak bilinir. Kadından kadına büyük değişiklikler yaşanmaz bu dönemde. Ortalama 14 gün sürer ve 10 günden kısa süren luteal fazlar sorunlu kabul edilir. Bu dönemin sonunda progesteron etkisini kaybeder, FSH ve östrojen yükselmeye başlar ve kanama gerçekleşir. Peki bu bize ne anlatıyor? Eğer hormonların vücudumuzdaki etkisini bilirseniz hangi aşamada olduğumuzu anlamamız mümkün! Mensin yani adet kanamanızın hemen ardından rahim/uterus kendini yavaş yavaş yeni yumurtaya hazırlar ve duvarlarını giderek kalınlaştırır. Serviks ise kanamanın hemen ardından rahmi dış dünyaya kapatır. Sert (burnunuzun ucu gibi) ve aşağıda doğru bir pozisyon alır. Bu haliyle servikal kanaldan spermin geçmesi oldukça zordur. Rahim döllenmeye hazırlanana dek de bu şekilde kalır. Ovulasyon/yumurtlama günü yaklaştıkça serviks/rahim ağzı yumuşar (dudaklarınız gibi), açılır ve daha geçirgen olmak için kaygan bir sıvı salgılar. İşte bu sıvı bizim servikal sıvımızdır. İç çamaşırımızda ara ara fark ettiğimiz, kimi zaman sulu kimi zaman yumurta akı gibi olan sıvıdır. Belirtmek gerekir ki servikal akıntı varsa doğurganlık az da olsa vardır. Fakat yapış yapış bir his verdiği dönemde doğurganlık azken sulu ve kayganken fazladır. Servikal akıntının en çok ve sulu olduğu, kaygan olduğu gün ovulasyonun yaşandığı gündür. Ovulasyondan sonraki günlerde giderek bu akıntı azalır ve serviks sertleşmeye başlar. Benzer bir şekilde vücut sıcaklığınızda bu döngüyle değişir. Progesteron salınmaya başladıktan bir gün kadar sonra (yani ovulasyondan sonra) vücut ısınız 0,5-0,6 oC kadar artış gösterir (Normal vücut sıcaklığı 36-36,5 oC). Vücut sıcaklığınızdaki bu artış kanama gerçekleşene dek devam eder. Eğer gebelik gerçekleşirse gebeliğin ilk birkaç ayında vücut sıcaklığı bu yüksek seviyede kalır. DBM kullanma amacınız gebe kalmaksa, ilk yükselişten yani ovulasyondan sonraki 18 gün boyunca vücut ısınızın yüksek olması size gebelik için ip ucu verir. Bu dönem öncesinde yapacağınız testlerin yanlış çıkma ihtimali çok yüksektir. Doğurganlık bilinci metodunun altında yatan mantık nedir? DBM doğurganlık belirtilerinin takibine dayanır. Erkekler ergenlik dönemleriyle beraber sürekli doğurgandırlar. Kadınlar ise yumurtladıkları sürece doğurgandır. DBM ile doğurgan olduğunuz günleri belirler, o günler ya cinsel ilişkiden kaçınır ya da bariyer yöntemlerini (prezervatif, diyafram vb) kullanırsınız. Peki doğurganlık nasıl işliyor? Weinberg ve Wilcox’un 1994’de yaptığı çalışmalar sayesinde yumurtalama yani ovulasyon sürecinde hormonal düzenin nasıl olduğunu öğrendik. Yaptıkları çalışmayla ovulasyon ve cinsel ilişkinin gerçekleştiği an arasındaki ilişkiyi bilimsel bir şekilde kanıtlamış oldular. Buna göre gebelik, sadece tahmin edilen ovulasyon tarihinin gerçekleştiği 6 günlük aralıkta gerçekleşiyor. Tüm bir menstrual döngüde hormonların seviyesindeki değişimlerle servikal akıntıda, vücut sıcaklığında ve servikste/rahim ağzında farklılıklar yaşanıyor. Bu bilgi bize DBM’nin ilk ayağını sağlıyor. İkinci ayağı ise ovum/yumurta ve spermin ömrünü bilmekte. Gelişen teknoloji sayesinde ovumun (kadın üreme hücresi-yumurta) ve spermin (erkek üreme hücresi) yaşadıkları süreçleri, ne kadar süre canlı kaldıklarını biliyoruz. (Hatta öyle ki geçtiğimiz günlerde ovumun overden (yumurtalık) atıldığı anın fotoğrafı çekildi. Bu anı yakalayabilmenin oldukça zorlu olduğunu belirtmek isterim.). Çünkü kadın yumurtası ovumun yaşam süresi sadece 24 saat. Size düşen ise bu 24 saatin kendi döngünüzde hangi gün gerçekleştiğini bulmak. İşte kadınların zorlandığı nokta da tam olarak bu. Çünkü ovulasyon/yumurtlama belirtilerini iyi bilmeniz ve kendinizi iyi muayene edebilmeniz gerekiyor. Bunu anlayabilmek için de 6 yöntemi iyi bilmeniz ve kullanabiliyor olmanız gerekiyor. Nedir bu yöntemler? Öncelikle şunu bilmeniz gerekir ki bu yöntemi kullanmadan önce bir sağlık çalışanı ya da uzmanla çalışmanız gerekir. Burada anlatacaklarım DBM’nu uygulamaya yetmeyecektir. DBM’na geçiş oldukça emek isteyen bir süreçtir ve geçiş süresinde kondom, diyafram gibi bariyer yöntemlerini kullanmanız önerilir. Ek olarak DBM sizi bulaşıcı hastalıklardan korumaz. Menstrual döngüde (adet döngüsü-iki adet arasında geçen süre) rol alan hormonlar vücut sıcaklığınızı, servikal akıntınızı ve serviksin (rahim ağzı) konumunu etkiler. DBM, oluşan bu değişimlerin takibine dayanır. Servikal mukus yöntemi (Billings yöntemi); bu metotla sadece servikal akıntı takibi yapılır. Doğurgan dönemlerinde kadınların servikal akıntılarında artış olur. Bazal vücut ısısı yöntemi; vücut sıcaklığının her sabah kalkar kalmaz ölçüldüğü ve değişimlerin not edildiği yöntemdir. Bu tek başına etkili değildir çünkü vücut sıcaklığı artmaya başladığında yumurtala gerçekleşmiş ve doğurganlık başlamıştır. Semptotermal yöntem; bu yöntemde servikal akıntı ve bazal vücut sıcaklığı beraber takip edilir. Servikal palpasyon yöntemi; bu yöntem serviksin/rahim ağzının bir mens boyunca geçirdiği değişimlerin kaydını tutmaya dayanır. Kadın doğurganken serviks/rahim ağzı yumuşak ve yukarıdadır. Doğurgan olmadığı dönemde sert ve aşağıdadır. Takvim yöntemi (ritim yöntemi); belki de en yaygın olan ama en az başarı getiren yöntemdir. Menstrual- adet döngüsünün kaydı tutulur. Mens ortalama kaç gün sürüyorsa bundan 14 gün çıkararak ovulasyon günü belirlenir. Mensiniz düzenli değilse kullanmanız uygun değildir. Ayrıca düzenli mens döngülerinde bile değişim görülmesi normaldir. Bu yüzden tek başına bu yöntem önerilmez. Symptohormonal yöntem: servikal akıntıyla beraber idrardaki hormon seviyesinin de gözlemlendiği yöntemdir. Evde gebelik testine benzeyen test çubuklarıyla kendi hormon seviyenizi ölçebilirsiniz. Bu yöntemlerin hiçbiri sizi %100 gebelikten korumaz. Aynı şekilde medikal uygulamaların da sizi %100 korumadığını belirtmek isterim. Bu yöntemlerin koruma oranı hakkında oldukça farklı bilgi var. Net olan ise başarı oranının size bağlı olmasıdır. Bu yöntemlerden birkaçını bir arada kullanarak ve doğru bilgilenerek bu oranı artırmanız mümkün. DBM kullanmaya başlamadan önce en az 6 ay (ideali 12 ay) kendi takviminizi takip etmeniz önerilir. Doğurganlık takvimi nasıl tutulur? Öncelikle hangi yöntemi ya da yöntemleri uygulamak istediğinize karar vermeniz gerekir. Tek bir yöntemdense birkaç yöntemin bir arada kullanılması her zaman daha iyi sonuç verir. Ayrıca eğer hap gibi bir kontraseptif/doğum kontrol yöntemi kullanıyorsanız bunun servikal akıntıyı etkileyeceğini göz önüne almanız gerekir. İkinci adım kendinize bir takvim oluşturmak ya da Kindara, Clue, Dot and Groove gibi uygulamalardan yararlanmak. Doğrusu her iki yöntem de aynı derecede işe yarıyor. Uygulama kullanma konusunda çekinceleriniz varsa https://www.tcoyf.com/downloadable-charts/ adresinden ücretsiz olarak bir takvim indirebilirsiniz. İngilizce bilmiyorum diyenler için tabloların Türkçe versiyonunu aşağıya ekliyorum. Takvimi doldururken adetinizin bittiği günden başlamanız size kolaylık sağlar. Çünkü kanamanız bittikten hemen sonraki iki üç gün kuru günler olarak bilinir yani akıntınızın en az olduğu günler. Tabi mens döngünüz 25 günden kısaysa kanamanın hemen sonrası ıslak günler yaşıyor olabilirsiniz. Sizin kuru günlerinizle arkadaşınızın kuru günü aynı olmadığını bilin. Her kadının akıntısı ya da kuru günleri aynı değildir. Önemli olan kendi akıntınızı anlayabilmenizdir. Akıntınızı kontrol ederken cinsel olarak uyarılmadığınızdan emin olun. Tuvaletten önce ve sonra bir tuvalet kağıdıyla önden arkaya vulvanızı (kadın cinsel organı) silin ve akıntının özelliklerini inceleyin. Akıntının şekli, kıvamı, rengi ya da kokusu nasıl? Bunların not edin. Başta bir anlam taşımasa da zamanla kendinizi anlamaya başlayacaksınız. Kanama bittikten hemen sonra kendinizi muayene ederseniz serviks/rahim ağzını sert ve aşağıda hissedersiniz. Vajinal bir enfeksiyon geçiriyorsanız servikal muayene yapmamanız gerekir. Aynı şekilde bağırsaklarınızı boşalttıktan sonra servikal muayene yapmayın. Servikal muayene için en uygunu duş aldıktan sonra, çömelir pozisyonda yapmanızdır. Başka bir pozisyonla almak rahatsa bu da olur ama her zaman aynı pozisyonda almanız gerektiğini aklınızda bulundurun. Muayeneden önce tırnaklarınızın kısa olduğundan emin olun. Ellerinizi muayene öncesinde ve sonrasında yıkayın. Bir de eğer serviksin/rahim ağzının konumunu bulmak başlangıçta size zor geliyorsa sadece akıntınızı takip ederek başlayın. Akıntınızı ve serviksinizin durumunu belirledikten sonra bunu takvimde işaretleyin. Kuru kuru, ıslak, kremsi ya da yumurta akı şeklinde not alın. Serviksiniz yukarıdaysa “y” aşağıdaysa “a” yazabilir yine sertse “s” yumuşaksa “y” yazabilirsiniz. Her sabah hiçbir iş yapmadan vücut sıcaklığınızı ölçün ve takviminize not edin. Bu da oldukça basit. Her gün aynı saatte (en fazla 1 saat esnetin), aynı aletle ve aynı yerden (ağızdansa ağızdan almaya devam edin, vajinadansa vajinadan) vücut sıcaklığınızı ölçün ve takviminize yazın. Alından ya da kulaktan ölçüm yapan termometreler DBM için uygun değildir. Bunun yerine dijital ya da cam termometreleri tercih edin. Kendinize özgü değişimler olup olmadığını gözlemleyin. Mesela kokulara karşı duyarlılık, davranışlarınızda değişiklik vb şeyler oluyor mu? Not alın. DBM uygulamaya başlamadan önce en az 6 ay kendinizi takip etmeniz gerektiğini tekrar hatırlatıyorum. Konuyla ilgili oldukça kapsamlı bir kitap olan ve 2020 senesinde Türkçeye çevrilen Toni Weschler’in “Doğurganlığın Sorumluluğunu Üstlenmek” adlı kitabını okumanızı da tavsiye ederim. Kaynaklar; Pyper C. M. M. (1997) Fertility awareness and natural family planning, The European Journal of Contraception & Reproductive Health Care, 2:2, 131-146, DOI: 10.3109/13625189709167468 Chelsea B. Polis, Rachel K. Jones, Multiple contraceptive method use and prevalence of fertility awareness based method use in the United States, 2013–2015, Contraception, Volume 98, Issue 3, 2018, Pages 188-192, ISSN 0010-7824, https://doi.org/10.1016/j.contraception.2018.04.013 Simmons RG, Jennings V. Fertility awareness-based methods of family planning. Best Pract Res Clin Obstet Gynaecol. 2020 Jul;66:68-82. doi: 10.1016/j.bpobgyn.2019.12.003. Epub 2019 Dec 20. PMID: 32169418. Weschler T (2020), Doğurganlığın Sorumluluğunu Üstlenmek, Butik Yayınevi, İstanbul https://fertilitycharting.com.au/types-of-fabms/
By Ilkgun Amitabha December 26, 2020
Ay Nine'nın ışığı ile yıkanırken kalbimizin sesini duyabileceğimiz kitaplar okuyoruz beraber, geçmiş ve gelecek bazı buluşmalarımızın kitaplarını bulabilirsiniz aşağıda.
By Ilkgun Amitabha December 4, 2020
Vitex ( Hayıt) Dr. Aviva Romm 'un "Kadınların Kullanabileceği En Sevdiğim 5 Bitki" listesinde yerini almış bitkilerden biri ve bu yazı vesilesiyle güçlü etkilerinin hormonlarınız konusunuda size nasıl yardım edebileceğini aktaracağız. Hormonal dengesizlikler nedeniyle çok fazla kadın Ay Nine'ye şikayetlerini yazıyor ve aşağıdaki şikayetler Aviva Romm gibi bizim de en çok duyduklarımız arasında: Adet dönemi (bu duruma 150den fazla sempton atfedilmekte ve bu milyonlarca kadını etkilemekte) Düzensiz adet dönemleri (menoraji, dismenore, amenore) Polikistik Yumurtalık Sendromu (PCOS) Doğurganlık ile ilgili zorluklar Menopoz semptomları Dayanağı sağlam bilimsel kanıtlar artık hayıtın (vitex’in), kadınların hormonları için kullanımını destekliyor – ve aşağıda Aviva Romm un bu konudaki yazısının çevirisini paylaşıyoruz, yazının orjinaline buradan ulaşabilirsiniz. Vitex Nedir? Aynı zamanda Hayıt Ağacı veya Hayıt Dutu olarak da bilinen Vitex (Vitex agnus-castus) içinde flavonoidler, iridoid glikositler ve terpenoidlerin bulunduğu birkaç farklı bileşenden oluşmaktadır. Otacılık alanında kullanımı uzak geçmişe uzanmaktadır ve günümüzde çoğunlukla regl öncesi sendromu semptomlarının azaltılması için kullanımaktadır. Vitex çeşitli testlerde plasebolardan daha iyi bir performans sergilemiştir ve aynı zamanda doğanın hormon dengeleyicisi olarak bilinmektedir. Kendi içinde hormone buldurmamasına karşın vitex, hipofiz bezi üzerindeki etkisi (özellikle de luteinize edici hormon veya LH üretimi) aracılığıyla hormonlara bağlı olarak eyleme geçmektedir. Vitex aynı zamanda prolaktin salınımını kontrol altında tutmave hem estrojen hem the projesteron seviyelerini iyileştirmektedir. Tipik doz günde 20-40/mg şeklindedir, fakat bu bitkiyi içeren ürünlerin 240mg’a kadar kullanılmasının da güvenli ve etkili olduğu da gözlemlenmiştir. Tentür veya sıvı ekstraktlar günde 3 defaya kadar 20-40 damlalık ya da kişinin kilosuna eş değer damlada dozlar halinde alınır, ve bazı otacılar günlük doz olarak günde 1 çay kaşığına (=5 ml’ye) kadar, sabah tek bir doz halinde veya gün içerisinde 2 veya 3 doza bölünerek alınmasını tavsiye etmektedirler. Vitex hızlı etki gösteren bir bitki değildir ve almaya başladığınızda anında rahatlama elde edemeyebilirsiniz – kendinize değişiklikleri görmeye başlamadan önce en az üç aylık bir süre tanıyın ve bu esnada regl migrenleri gibi güçten düşüren semtpomlar ile baş etmenin başka yollarını bulmalısınız. Örneğin, eğer regl döneminizde şiddetli kramplara (veya dismenoreye) maruz kalıyorsanız bir yazımda kullanabileceğiniz, epey hızlı etkisini gösteren bitkilerden oluşan, yardımcı olabilecek bir liste hazırladım. Bu bitkiler arasında ısıtıcı ve antispasmodik zencefil ve valeryan kökü de bulunmaktadır. Bu bitkiler ihtiyaç durumunda sıvı tentür olarak alınırlar ise neredeyse anında rahatlık sağlarlar. Şimdi, vitex’e geçelim! ADET ÖNCESİ SENDROMU - PMS Vitex, PMS ( Regl Öncesi Sendromu) semptomlarını azaltmak için kullanılan 1 numaralı bitkidir. Bu semptoların arasında aşağıdakiler bulunmaktadır: Memelerde hassasiyet Sinirlilik, anksiyite, depresyon Adete bağlı migrenler Adete bağlı kramplar Vitex birkaç şekilde eyleme geçtiği görünmektedir: 1) sadece ‘iyi hissettiren’ nöroiletken dopamine benzer bir şekilde, 2) PMS esnasında artan prolaktin seviyelerini düşürerek, ve 3) muhtemelen PMS esnasında vücutlarımızın eksikliğini çektiği doğal içsel ağrı kesme sistemimiz üzerinden (fakat, merak etmeyin, bu bitki ne afyonludur ne de bağımlılık yapar!) Katılımcıların üç ay boyunca günde 20 mg vitex ekstraktı aldıkları bir araştırmada vitex PMS parametrleleri olan baş ağrısı, gerginlik, rahatsızlık, depresyon, memelerin şişmesi ve/veya ağrıması, şişkinlik ve hatta PMS ile bağlantılı aşermenin tamamında iyileşme ile ilişkilendirilmiştir. Vitex’in adet dönemi baş ağrıları üzerindeki etkisini inceleyen başka bir araştırma ise adet dönemleri esnasında migrenlere yatkınlığı olan kadınların 3 ay boyunca sürekli olarak günde 40 mg vitex ekstraktı almaları halinde baş ağrışarında %66’lık bir tepki ile düşüş gözlemlediğini belirlemiştir. İşin gerçeği, vitex’in çeşitli adet öncesi semptomları için kullanımını destekleyen pek çok araştırma bulunmaktadır. Düzensiz Adet Dönemleri Düzenli vitex kullanımının düzensiz adet dönemleri konusunda yararlı olduğu gözlemlenmiştir. Bu dönemler arasında menoraji (sık veya ağır adet dönemleri), dismenoraji (sancılı adet dönemi) ve amenore (adet yokluğu) bulunmaktadır. Amenorenin sebebi yükselmiş prolaktin seviyeleri olabilmetedir ve vitex’in prolaktin seviyelerini denetim altına aldığı gözlemlenmiştir. Yapılan kontrollü bir deneyde yüksek prolaktin seviyeleri olan kadınlarda üç aylık vitex tedavisinin sonuca prolaktin üretiminin normalleştiği görülmektedir. Vitex’in aynı zamanda amenore gibi adet dönemi dengesizliklerine de yol açabilen luteal faz eksikliği olan kadınlarda luteinize edici hormon (LH) seviyelerini yükselttiği de kaydedilmiştir. Küçük bir hazırlık deneyi ise amenoresi olan 15 kadından 10’unun altı ay boyunca günde bir defa 40 damlalık vitex almaları halinde normal adet dönemleri geçirdiklerini buluntulamıştır. Bir başka araştırma ise normalin altında doğurganlık seviyesinde kadınlara odaklanmış ve plaseboya nazaran vitex ile tedavi edilmesi durumunda adet dönemlerinin düzeldiğini göstermiştir. PCOS (Polikistik yumurtalık sendromu) Viteks ekstraktı yumurtalama dönemini düzenler, doğurganlığı arttırır ve PCOS tan muzdarip olan kadınlarda progesteronu iyileştirir. Polikistik yumurtalık sendromu (PCOS) giderek daha sık görülen, polikistik ymurtalıklar, kronik anovülasyon, düzensiz adet dönemi semptomları, sivilceler ve kısırlığa sebep olabilen karmaşık bir üretkenlik ve endokrin rahatsızlığıdır. PCOS u olan kadınlarda yumurtalıklar normalden daha fazla androjen yaratmaktadır. Bu hormonların yüksek miktarlarda vücutta bulunması ise yumurtlama esnasında yumurtaların gelişimini ve salınımını olumsuz etkilemektedir. Vitex’in PCOS hastalarında bulunan hormonal dengesizliğin olumsuz etkilerini tersine çevirmek konusunda etkili olduğu görülmüştür. Doğurganlık ve Hamilelik Vitex (özellikle de belirlenmiş luteal faz eksikliği veya adet döneminin ikinci yarısının kısalması durumu ve prolaktin hormonundan yüksek seviyede bulunması durumlarında) doğurganlığı destekler; hatta, gerçekleştirilen klinik deneylerin “yan etkilerinden” birisi ise deneye katılan kadınların hamile kalmasıdır! Vitex aynı zamanda, muhtemelen projesteron üzerindeki etkilerinden ötürü geçmişinde düşük yapmış kadınların düşük yapmasını engellemekte kullanılmaktadır. Bir deneyde kısırlık teşhisi konum (23 ila 39 yaşında) 48 kadın üç ay boyunca günde bir kere vitex aldılar. Bu deney esnasında yedi kadın hamile kaldı ve 25 kadının ise projesteron seviyeleri normalleşti – ki bu da gelecekte hamile kalmaları olasılığını yükseltmiş oldu. “Aviva, hamileysem veya bebek emziriyorsam vitex alabilir miyim?” Vitex özünde bir hamilelik BİTKİSİ değildir ve tehlikeli olmamakla birlikte hamilelik döneminde kullanımını önermiyorum , zira şu anda sadece güvenliği açısından sağlam kanıtlara sahip bitkileri kullanıyorum, fakat, eğer çocuk sahibi olmaya çalışıyorsanız, özellikle de projesteron seviyenizi yükseltmek istiyorsanız, ve hamileliğin ilk döneminde kullandığınız botanik ilaçları bırakmak niyetindeyseniz bir ebe, doğal tedavi uzmanı veya otacı ile çalışmalısınız. Tekrar, vitex zararlı değildir ve eğer vitex’i doğurganlık yararlı için kullandıysanız, kullanmaya devam ederken hamile kalma konusunda kendinize güvenin. Daha düşük dozlarda alındığında vitex bebek emzirmeye destek olması için ve süt miktarını arttırmak için sıkça tavsiye edilmektedir; fakat, daha yüksek dozaj aralıkları anne sütünün üretimini bastırabilecek olduğundan, bu makalenin başında belirtildiği üzere daha düşük dozlarda kalın. Menopoz Vitex vajinal kuruluk, uyku problemleri ve sıcak basmasının içinde olduğu pek çok menopoz semptomunu tedavi etmeye yardımcı olabilmektedir, fakat bazı araştırmalar buna mayasıl otu, karayılan otu veya soya izoflavonunu da eklemektedirler ve bu açıdan vitexin faydaları, araştırma açısından, hala teorik olarak kabul edilmektedir. Çok az yan etkisi bulunduğundan ötürü vitex aynı zamanda eğer adet dönemleri düzensiz ise perimenapoz esnasında da kullanılabilmekte ve duygusal semptomları azaltabilmektedir. Bir klinik deney 45 ile 60 yaşları arasında bulunan menapoz-sonrası dönem öğretmeni vitex’in sıcak basmasına faydası açısından incelemiştir. Katılımcılar 8 hafta boyunca günde 40 damla vitex veya plasebo ile tedavi edilmişlerdir. Vitex kullanan grupun sıcak basmalarının tedavinin dördüncü haftasından başlayarak 8 inci ve son haftaya kadar sıklık ve şiddet açısından hafifleyişi plasebo alan grup ile karşılaştırıldığında önemli bir seviyededir. Sonuçlar vitex kullanmanın menapoz sonrasında bulunan, özellikle de kadınlık hormonlarının kullanımına uygun olmayan kadınlar açısından fevkalade bir seçenek olduğuna işaret etmektedir PMS ve perimenapoz semptomlarının yarattığı hormon karmaşasından inmeye hazır mısınız? Doğurganlığınızı arttırmak için kullanabileceğiniz en iyi bitkiyi biliyor musunuz? Bu doğal ilaç hakkında daha fazla şey öğrenmek için doğru yerdesiniz.
 Ek Herhangi Bir Önlem Var Mıdır? Vitex uzun süre boyunca alınması son derece güvenli bir bitkidir – hastalarımın pek çoğu bu bitkinin örneğin altı aylık sürelerle, hormonal dengeleri kurulana ve tedavi amaçlarına ulaşılana kadar kullanmaktadırlar. Hafif şekilde östrojenik olabileceği için (her ne kadar aynı zamanda, tekrar, muhtemelen doza bağlı olarak değişecek şekilde anti-östrojenik aktivitesi olduğu tespit edilse de) ve projesteron arttırıyor olmasından ötürü eğer geçmişinizde östrojen veya projesteron alıcısı pozitif kanserleri bulunuyor ise, kullanımı onkoloğunuz veya doktorunzla konuşmanız önemlidir. Dikkate alınabilecek faktörler arasında istisnai derecede -derken tıbbi literatüre girmeyecek kadar- az miktarda kadının bu bitkiyi kullanmaya başladıktan sonraki ilk birkaç gün içerisinde yeni veya daha şiddetli depresyona maruz kalması bulunmaktadır. Eğer siz de bu durumdaysanız sadece bitkiyi kullanmayı bırakabilirsiniz, veya eğer semptomlar hafifse ve sizi endişelendirmiyorsa, birkaç gün daha kullanmaya devam edip durumun düzelip düzelmediğine bakabilirsiniz – bununla birlikte, eğer durum düzelmez ise veya ruh halinizdeki değişmeler şiddetlenirse, kullanımı lütfen bırakın. Bu durumun neden oluştuğu açık olmamakla birlikte fakat hormonal etkilere bağlı olma olasılığı yüksektir. Bazı kadınlarda bu bitkinin kullanımı daha önce daha uzun olan adet dönemlerini kısaltabilmekte ve kısa dönemleri uzatabilmektedir – bundan kasıt, adet dönemleri arasındaki günlerdir. Tekrar belirtmeliyiz ki eğer bu durum sizin için sorun teşkil ediyorsa dozu ayarlayın veya botanik ilaçlar ile kadınlık hormonları hakkında bilgi sahibi olan, dozun sorunlarını gidermenize yardımcı olabilecek bir otacı veya doğal tedavi uzmanı ile çalışın Her bitki her kadın için optimal değildir! Hormonlarınızı Doğal Olarak Dengelemenin Yolları Vitex haricinde başvurabileceğiniz ve hormonlarınızı doğal olarak dengeleyecek yollar bulunmaktadır – örneğin, yaşam tarzınız, alışkanlıklarınız ve diyetiniz aracılığıyla. Kendinize bir tür mini hormon reseti çekmek için takip edebileceğiniz birkaç adım aşağıdadır: Vücudunuzun doğal zehirden arınma yollarının işlevini arttırmak ve fazladan biriken hormonlardan kurtulmak için diyetinizin özellikle de kıvırcık ve kara lahana gibi bitki kimyasalları açısından zengin taze sebzeler ile yaban mersini ve ahududu gibi böğürtlenlerle dolu olduğundan emin olun. Günlük lif alımınızı her gün diyetinize meyveler, sebzeler ve aynı zamanda 2 çay kaşığı keten tohumu ekleyerek yükseltin. Hormon seviyelerinizi iyileştirmek için diyetinize balkabağı ve ayçiçeği tohumları gibi sağlıklı tohumlar ekleyin. Kan şekerinizi olabildiğince düzenli tutun. Alkolden kaçının ve şeker alımınızı azaltın. Düzenli uyuyun – eğer mümkünse her gece en az 7 saat. Yemeklerinizin, özellikle de et ve süt ürünlerinizin, organik olmasına dikkat ederek endokrin bozacak kimyasallara maruz kalmaktan kaçının. Plastik içermeyen yemek kapları ve su şişelerine yatırım yapın. Toksik olmayan kozmetik, vücut bakım ve ev temizlik ürünleri kullanın. Aşağıda daha derin bir fikir vermesi açısından Naturopat Dr. Lara Briden 'ın yazısını paylaşıyoruz , yazının orjinaline buradan ulaşabilirisiniz. Vitex, dopamini artırarak , dolayısıyla yumurtlamayı önleyici etkisi olan prolaktin hormonunu düşürerek yumurtlamayı destekler. Ayrıca meme ağrısı ve yüzdeki tüyler gibi diğer yüksek prolaktin semptomlarının da hafifletilmesine yardımcı olur. Bitkisel ilaç, yüksek prolaktin durumunda en iyi sonucu verir ve genellikle polikistik over sendromu veya PCOS için uygun bir tedavi değildir. Vitex ayrıca sinir sistemini sakinleştiren ve adet öncesi anksiyeteyi ve uyku problemlerini hafifleten afyon benzeri bileşenler içerir. Aşağıdakiler için KULLANIN: PMS için kullanın Sinirlilik, sıvı tutulumu ve meme ağrısı gibi adet öncesi semptomları hafifletir. Vitex, PMS ve PMDD için çeşitli klinik denemelerde iyi performans göstermiştir. Meme ağrısı için kullanın. Özellikle adet öncesi meme ağrısı için faydalıdır ve sadece iki döngüde yumru ve ağrıyı azaltır. Meme ağrısı için iyot ile birlikte kullanılmasını tavsiye ederim. Sabah al Normal doz, sabah kahvaltıdan önceki ilk iştir çünkü bu, hipofizinizin Vitex'in prolaktin düşürücü etkisine en çok tepki verdiği zamandır. Düzensiz dönemleri düşünün, ancak PCOS ile dikkatli olun Vitex yumurtlamayı teşvik eder ve iki ila üç ay içinde bir regl dönemi başlatabilir. Bununla birlikte, herkes için işe yaramaz ve PCOS'unuz varsa, çoğu PCOS türünde zaten çok yüksek olan bir hormon olan luteinize edici hormonu (LH) yükselterek adetleri daha az düzenli hale getirebilir. Yalnızca yüksek prolaktinin neden olduğu androjen fazlalığı için işe yarar. Foliküler fazınızda alın Yumurtlamayı teşvik etmeye çalıştığı için, Vitex yumurtlamadan önce alındığında en iyi sonucu verir ve daha sonra regl döneminin ilk gününe kadar devam eder. Düzenli adet dönemleriniz yoksa, dozu aşağıda anlatıldığı gibi alınız. Her ay ara ver Her ay bitkiye beş günlük bir ara verin. Düzenli adet dönemleriniz varsa, adetinizin ilk gününden itibaren beş gün izin verin. Düzenli adet dönemleriniz yoksa, ilacı 25 gün boyunca dozlayın, ardından beş gün izin verin ve ardından tekrar 25 gün uygulayın. Bu darbeli dozaj, bitkinin hipofiz üzerindeki etkisinin zayıflamasını önler. Kullanılmayacak Durumlar Doğum kontrol hapını bıraktıktan hemen sonra almayın Hapı ilk bıraktığınızda, hipofiziniz ve yumurtalıklarınız yıllar sonra ilk kez (belki on yıllar) birbirleriyle iletişim kurmaya başlar. Yumurtlama iletişimine nazik ve yavaş bir başlangıç ​​yapmak istersiniz ve yumurtalıklarınızın neler yapabileceğini bile görmeden işleri güçlü bir hipofiz bitkisiyle karıştırmazsınız. Doğurganlık ilaçları veya IVF ile birleştirmeyin Vitex'i yumurtlama uyarıcı ilaçlarla birleştirmek, yumurtalık hiperstimülasyon sendromu adı verilen ciddi bir duruma neden olabilir. Çok uzun sürmesin Vitex, kullanımın ilk üç ila altı ayında en etkilidir. Bundan sonra hipofiz üzerindeki etkisi azalmaya başlar. Vitex'i altı aydan daha uzun süre kullanmak muhtemelen güvenlidir, ancak bu kadar uzun sürmenize gerek yoktur. Vitex sizin için doğru tedavi ise, ilk üç veya dört ay içinde işe yarayacaktır. Daha sonra bunu durdurabilir ve yine de diyet ve diğer takviyelerle yumurtlamayı ve sağlıklı dönemleri sürdürebilirsiniz. Bir veya iki ay aradan sonra, kendinizi daha iyi hissettiyseniz, bitkiye dönebilirsiniz. Gençlere tavsiye etmem, 18 yaşından küçük kızlara nadiren Vitex reçete ederim. Bunun nedeni, hipofiz-yumurtalık iletişimi hala gelişiyor olmasıdır ve onu rahatsız etmek istemem. Bununla birlikte, eğer hipofiz-yumurtalık iletişimi zaten bozulmuşsa, örneğin hap almaktansa, Vitex daha yumuşak bir seçenek olabilir.
By Ilkgün Amitabha September 28, 2020
Oturdum , aldım tüm kitapları önüme, açtım güvendiğim siteleri benim için çooook önemli olan bu konuyu uzun uzun yazdım. Bedenimi, evimi kısacası tüm hayatımı her türlü zehirsiz tutma yolculuğumun bir kısmını buradan sık sık paylaşıyorum. “Zehirsiz yaşamaya neden kafayı bu kadar taktım?” hakkında liste yapsam hormon bozan endokrinler ve özellikle zenoöstrojenler kesinlikle ilk üçte yer alır! Tüm bahsettiğim kimyasallara İçtiğimiz su, aldığımız hava, yedigimiz yiyecekler ve derimizE temas eden her türlü madde vesilesiyle doğrudan maruz kalıyoruz ama maruz kaldığımız sıklıkta bu konuları gündeme getirmiyoruz ne yazık ki. Ne zaman Menstrüel Döngüler Eğitiminde anlatsam bu konuyu, ağızları 5 karış açık bırakıyor, gelin derinlemesine bakalım .
By Ilkgün Amitabha August 25, 2020
"İnsan tasarımı sistemi bir inanç sistemi değildir. Hiçbir şeye inanmanız gerektirmez. Ne hikaye ne de felsefedir. Varlığın doğası ile ilgili somut bir harita, genetik kodunuzun bir haritasıdır. Doğamızın mekaniğini bu kadar derinlemesine detaylandırabilmek açıkça büyük bir yetenektir, çünkü doğamızdaki bütün incelikleri ortaya koyar. İnsan tasarımı, kendini sevme potansiyeline, yaşam sevgisine ve başkalarının sevgisini anlayışın kapılarını açar" Ra Uru Hu Human Design, doğum günü, ay, yıl, saat, şehir gibi verileri kullanarak aslında bir nevi size sizin kullanma kılavuzunuzu anlatan bir sistemdir. Kurucusu Ra Uru Ha tarafından hayatımıza girdiği 1987 yılından beri kullanılan Human Design sistemi, her birimizin bir yaşam amacı olduğunu ve bu hayat amacımızı gerçekleştirmek, imzamızı bu dünyaya atmak için kendi tabiatımıza sadık kaldığımızda gerçeğimizi yaşayabileceğimizi söyler. Doğum bilgilerimizi kullanarak gerçek doğamızla ve yaşam amacımız ile uyum içinde yaşamamız için önermelerde bulunur. Kendi yolumuzun dışına atan şartlanmalardan, özdeşleşmelerden ve koşullanmış zihnin bir karar mekanizması olarak kullanılmasının verebileceği sapmalardan bahseder. Human Design, kadim bilgiler ile modern bilimin bir sentezidir ve doğum saatimizi ne kadar net bilirsek o kadar doğru bilgiye ulaştığımız kullanma kılavuzumuzu elimize almanın bir yoludur. Geleneksel elementlerini astroloji, Hindu-Brahmin çakra sistemi, Kabala ve I Ching oluşturuyor. Kuantum fiziği, biyokimya ve genetik kodlarının kullanımında ise modern bilimden esinlenilmiştir. Human Design isimli sistem göksel etkilerin insan üzerindeki izdüşümünü anlamak, bireyin potansiyelini ve yaşam amacını hatırlatmak için kullanılır. Human Design, öz olmayan (koşullanmış) tutum ve davranışlarımıza ışık tutan bir yoldur.  Human Design sistemi şartlanmalardan arınma sürecine davettir . Human Design sistemi bir taraftan da insan arketiplerinden ve bu arketiplerin insan psikolojisine açılımlarından I Ching öğretileri aracılığı ile söz eder. Bu derin eğitim hem kişinin kendisini sevmesine hem de çevresindekileri anlamasına ve anlayış ile doğal sevginin yeşermesine destek olmak amacı ile verilir.
By Ilkgün Amitabha June 18, 2020
Clarissa Anane’den yine DNA aktivasyonu ayarında satırlar. “Kurtlarla Koşan Kadınlar” kitabı hayatında değilse veya aldıysan da daha hiç kapağını açmadıysan, hadi bu gün kitabı sipariş verdiğin veya kitabın varsa da aşağıda kısımlar paylaştığım “NEŞELİ BEDEN: VAHŞİ ET” bölümünü okuduğun gün olsun. Bu kitap, hayatına girmeye görsün, ne yapar eder, dürter seni ve açtırır kapağını. Sonra da Clarrisa’nın bilgeliği yeşerir hayatında. “Bir kadının miras aldığı fiziksel özelliklerini yermek ya da yargılamak, kuşaklar boyunca kaygılı ve nörotik kadınlar yaratmaktır. Bir kadının miras aldığı biçim üzerine yıkıcı ve dışlayıcı yargılarda bulunmak, onu çok önemli ve değerli bazı psikolojik ve dinsel hazinelerden yoksun bırakır. Ona bu bedensel mirası küçük görmesi öğretilirse, o da ailesinin geri kalanı ile kurduğu kadınsı bedensel özdeşimini kıyasıya eleştirip ondan uzaklaşır. Kadınların bedenlerine yönelik saldırı, özünde ,kendisinden öncekilere olduğu kadar ondan sonra gelecek olanlara da yönelik uzun menzilli bir saldırıdır. Bir kadının doğal bedeni ile arasındaki iç güdüsel yakınlığın yok edilmesi, onu kandırıp güvenini elinden alır. İyi bir insan olup olmadığı konusunda düşünüp durmasına neden olur ve benlik değerini kim olduğu üzerine değil, nasıl göründüğüne dayandırır. Kadınlar belli bir büyüklük, biçim ya da boy için veya klişelere uymak için açlık çekmekten çok, kendilerini kuşatan kültürden temel bir saygı görememenin açlığını çekerler. Başkalarının bedenlerimizi çekiştirmesine, yargılamasına, eksikler bulmasına izin vererek bir ömür geçirmek ister miyiz? Doğru diye dayatılanları reddedip derinleri dinleyecek, güçlü ve kutsal bir varlık olarak göreceğimiz bedene gerçekten kulak verecek kadar güçlü müyüz? Vahşi soru şudur: Bu beden hissediyor mu, zevkle, yürekle, ruhla, vahşi olanla doğru bağlantısı var mı? Mutluluğa, sevince sahip mi? Kendi tarzınca hareket edebiliyor mu, dans edebiliyor mu, hafif hafif sallanabiliyor mu, çalkalanabiliyor mu, girebiliyor mu? Başka hiçbir şey önemli değildir.” 📷 @charlottekuhrt
By Ilkgün Amitabha June 18, 2020
5 Amerikalı’dan 1'inin çocukken cinsel tacize uğradığını biliyor muydunuz? Peki ya 4 kişiden birinin bir ebeveyni tarafından bedeninde iz bırakılacak kadar dövülmüş olduğunu; 3 çiftten 1'inin fiziksel şiddete maruz kaldığını; her 4 kişiden 1'inin alkolik akrabalarla büyüdüğünü ve her 8 kişiden 1'inin annelerinin dövüldüğüne veya vurulduğuna tanık olduğunu. Travmanın en zararlı etkilerinden biri, ne hissettiğimizi, yani içi sesimize güvenebilme yeteneğimizi bozmasıdır ve bu güvensizlik bizi hiç olmadığı yerde ‘yanlış algılayıcı’ bir tehdit haline getirir. Bu da, travma ve ihmal deneyimleri olan birçok insanın bedenden aşırı bir kopukluk içinde olmasına neden olur. Eğer iç sesinizle rahat bir bağlantınız varsa yani size verdiği bilgilere güvenebiliyorsanız, bedeninizden, duygularınızdan ve kendinizden sorumlu hissedersiniz. Bununla birlikte, travma geçirmiş insanlar kronik olarak bedenlerinin içinde güvensiz hissederler: Geçmiş, içsel rahatsızlık veren kemirgen bir haldedir. Bedenleri sürekli olarak visseral uyarı işaretleri ile bombalanır ve bu süreçleri kontrol etmek için sıklıkla içsel seslerini / duygularını görmezden gelme ve içeride ne olduğunu bilme konusunu inkar etmede uzmanlaşırlar. Tüm bunları kendilerinden de saklanmayı öğrenirler. TSSB'den(Travma sonrası stres bozukluğu) muzdarip olanlar için gıdadan (veya eksikliğinden), ilaçlardan, alkolden, sürekli güven isteği ve / veya başkalarının isteklerine kompulsif uyuma kadar değişen dış düzenlemelere başvurmak yaygındır. Bu bireylerde ayrıca otoimmün bozukluklar ve iskelet / kas problemleri riski artar. İlginç bir şekilde, yoga ve EMDR, vücutlarıyla olan ilişkilerini düzeltmede son derece yararlı yöntemler olarak ortaya çıkmaktadır. Sosyal destek de önemlidir - karşılıklılık: çevremizdeki insanlar tarafından gerçekten duyulup görülmek, başka birinin zihninde ve kalbinde tutulduğumuzu hissetmek. Fizyolojimizin sakinleşmesi, iyileşmesi ve büyümesi için visseral bir güvenlik hissine ihtiyacımız vardır. . Hiçbir doktor arkadaşlığı ve sevgiyi reçeteye yazmaz: Bunlar karmaşık ve zor kazanılmış kapasitelerdir ve birçok yönden iyileşmenin en verimli yollarıdır. Fotoğraf @joannawatala İlham olan ve araştırmaların alındığı kitap : "Beden kayıt Tutar" Bessel A. Van Der Kolk
By İlkgün Amitabha June 8, 2020
Bu sabah kalbimi kocaman yapan cümleleri ile Ay Ağacı ritüelinin detaylarını soran bir can kız kardeşin mailine, şu an okuduğum Connie Zweig’in “To Be A Woman” kitabının ilhamı da eklenince aşağıdaki satırlar döküldü kalemimden. Eski zamanlarda, yani kadınlığımızın şifası göz ardı edilmeden ve kadınlar tüm güçlerinden soyutlanmaya başlamadan önce, bedenlerimizin gizemleri törenler/ ritüeller ile kutlanırdı. Menstruasyon, cinsellik, doğum, menopoz ve ölümler büyük manalar içeriyordu, kadınlığa özgü hallerimiz dünyalar arasındaki geçişler olarak görülüyor, rahmimiz ve görülemeyen alemlerde onurlandırılacak süreçler olarak biliniyordu. Bu hikayenin beni en büyüleyen kısmı ise kadın bedeni bu geçidin aracı olarak kabul ediliyordu. ⁣ Zamanla geçiş ritüellerimiz kayboldu ve gizemlere olan inancımızı da böylece kaybettik. Beden farkındalığımızı kaybettiğimizde, Toprak Ana ile de bağlantımız kesilmiş oldu. Zweig’in tabiriyle “derilerimizle kapsüllenmiş egolar”ı mız içinde yetim kaldığımız için bedenlerimizin bilge sesini duyamaz olduk. Bu çok özel geçiş zamanlarımızı artık ritüeller ve törenlerle geçiremediğimizden, ne yazık ki acılı ve büyük kişisel zorluk zamanları olarak yaşamaya başladık. Bu nedenle manevi atılım fırsatlarımız, bazılarımız için manevi çöküşlere dönüşmeye başladı.. Bundan 5 sene önce bilge bir anane ruhun liderliği ve canım kız kardeşler ile ilk yaşadığım Ay Ağacı ritüeliyle başladım her mestrüasyon dönemi sonrası regl kanımı Toprak Ana’ya teşekkür ve şükürlerle sunmaya. Güzel rahmimin bir bebek için hazırladığı, bir bebeğe değil de başka yaratımlara yuva olan, çok besleyici ve değerli iç çeperini sunarken dualar ve şarkılarla kendi ritüellerimi yaratmaya ve bu ritüellere kız kardeşleri davet etmeye... ( Ay Ağacı Ritüeli : Ay'ın döngüsüne ithafen aldığı adı ile belirlenen bir ağacın etrafında toplanın kadınların, beraber şarkılar söyleyip , dualar ederken, regl olanların kanlarını toprağa sunduğu, menopozda olanların bilgeliklerini paylaşıp, kanayanları onurlandırdığı, regl olmayan küçük hanımların ise menstrüel döngüler hakkında öğrendikleri ritüellerdir. Kültürden kültüre uygulama şeklinde değişiklikler olduğu gibi tek başına da uygulanabilir.) İlk Ay Ağacı ritüelimizde kendi regl kanım ile olan bağım tamamen değişti. Ritüele bir tas suyun içinde getirdiği kullanılmış, bezden regl pedlerini çıplak elleri ile sıkan bir kız kardeşime, içimden ‘ıyyy’ dediğimi hatırlıyorum. Ritüeli yürüten bilge kadın Mar’ın kutsal bedenimiz, regl kanımız ve kanıyor olduğumuz dönemleri onurlandırmamızla ilgili hepimizi hıçkırıklara boğan konuşmasından sonra bilinç altıma kazınmış olan regl kanımın “pis ve kirli” bir atık gibi çöpe gidebileceği fikri, yerini kendi bedenimdeki kutsal sıvılarıma ve ilahi güçle olan bağımın çok güçlü tezahürü olduğunu görebildiğim bir yere bıraktı. Şamanik uygulayıcılık eğitimleri aldığım (erkek) hocalarımdan bir tanesi, bir buluşmada, “kadınlar toprağa kanamayı bıraktıkları için savaşlarda kan akıyor bunu engellemek isteyen kadınlar regl kanlarını toprağa sunma kadim ritüellerine geri dönmelidir.” Demişti. Ay Ağacı ritüelinden sonra tam olarak ne demek istediğini kalbimden anlayabilmiştim. Bize yuva olan, biZi zahmetsizce, bolluk ve bereket ile besleyen, Toprak Ana yı ya da varoluşu onurlandırmayı ne zaman , nasıl bıraktık? Toprak Ana’nın Rahmi diye bilinen, kuzey Amerika yerlilerinin İnipi / Temazkal dedikleri kadim buluşmaların kadınlar için olanlarında, aynı kabilenin kadınları, kanadıkları zaman içlerindeki bilgeliğe ulaşabilmek, kabileye rahimlerinden gelen bilgeliği aktarabilmek için 3-4 gün hep beraber ritüeller ile toprağa kanarlarmış. Buradan çıkan Kırmızı Çadır seremonileri de başka postun konusu olsun. Şu an ışık, ses gibi bir sürü uyaranla ve küçük evlerimizde bireysel alanlarımızda yaşadığımızdan, beraber kanayamıyot ve toplanıp uygulayamıyoruz bu kadim ritüeli ama, ben eğer doğadaysam ve regl olduysam çömelip durabildiğim kadar malasana pozisyonunda durup rahmimden gelen serbest akışın toprak ile buluşmasına bir süre izin veriyorum. Şarkılar ve dularla, kendi kadın silsilemi onurlandırarak... Kız kardeşlerle ritüeller, Ay Nine ile, Toprak Ana ve kendi kutsal bedeniyle buluşmalar sayesinde, ruhunda derin kavuşmalar yaşayamayan bir kadın bu kadım törenleri hayatına koyamaz ve bu ritüellerde aktarınları kalpten dinleyemez / alamaz. Bu ritüelleri olması gereken bir uygulama gibi gördüğümüz bir yerden değil de, hayatla ve en kutsal mabedin olan bedeninle tekrar tekrar buluşmalar olarak görebilmeye niyetle yazıyorum. Yazının başındaki fotoğraf @katie.duch Yazının altındaki ilüstrasyon @merakilabbe
More Posts